Küçük aklı bütün bu olanlara anlam veremiyordu. O adam, ona ne yapıyordu tam olarak?

Adam tamamen onun üzerine çıktığında onu öldürmeye çalıştığını düşündü. Neyin ne olduğunu bilmeyen zihni bunu böyle algılamıştı. Bunun verdiği telaş ile kendini bağırırken buldu.

Artık ağlama sesleri kesilmiş sadece onun bağırışı yankı yapmıştı bahçede. Adam küfürlü birkaç şey söylerken,tekrar onun korku dolu sesi yükseldi:

"BARS! BARS EVE DÖN! BARS! "

"ÖLDÜRME! "

Adam üzerine doğru geleceği sırada arkadan onu tutarak engel oluşunu izledi.

"BARS BÜYÜK EVE BABAMIN YANINA GİT! YALVARIRIM...HADİ ABİCİM GİT!"

Bars yaşlar akan buğulu gözleriyle oradan koşarak uzaklaşan kendi küçüklüğünü izledi. Ağlaması durmuyor, burnuna dolan çicek kokusu kan kokusuna karışıp midesini bulandırıyordu. Elleri titrerken kulübeye doğru, bağıran kişiyi görmek için baktı. Kulübenin cephesi kan kırmızısına bürünürken görünürde kimse kalmamıştı. Kan kokusu, çicek kokusuna ağır basmaya başladığında,tıpkı küçüklüğü gibi koşmaya başladı. Aynı korku aynı ne olduğunu bilmemenin endişesi içindeydi. Tek fark nereye gideceğini bilmiyor oluşuydu.

**

"Ne zamandır ateşi var? "

Elimle alnının sıcaklığını kontrol ederken gözüm onun huzursuz bir şekilde uyumasında kulağım ise Keremdeydi.

"İki gün önce şefliğe geri döndü. Fazla yorulduğunu söyleyip biraz uyuyacağını söyledi ama belliydi böyle olacağı sırılsıklamdı geldiğinde. Biraz da içmiş."

Onunla  evin oraya geldiğinden beri  neredeyse 4 gündür görüşmemiştik.  Ne bir mesaj ne bir arama hiç bir şekilde irtibata olmamıştık. Bugün özlemimi gerçekten bastıramadığım sesini bile özlediğimi düşündüğüm için aniden prestije gelmiştim ama onu böyle görmeyi hiç ummamıştım.

Daha önce gelebilecekken gerçekten uzak kalmamın iyi olabileceğini düşünmüştüm. Çünkü o gün eve girdiğimde neredeyse olan biten her şeyi unutmuş kıvama gelmem beni rahatsız etmişti. Yinede onu kötü görmek kadar rahatsız edici değildi hiçbir şey. Kerem'in biraz diye tabir ettiği içki şişelerine bakıp iç çektim. Kendine  hiç dikkat etmiyordu.

Elimi alnından çekip yanımdaki ıslak bezi alnına koydum. Üzerindeki nemli gömleği çözmeye başladığımda artık ne görüyorsan bedeninin kaskatı kesildiğini fark etmiştim.

"İlaç almaya gideceğim. "

Kerem'e bakmadan kafamla onayladım. Neden bu kadar acıtıyordu?

Vücudunu bir titreme aldığında telaşla koluna tutundum.

"Bars..."

Elini  elimin arasına alıp, vücudunu sarstım. Birkaç kez denememe rağmen hâlâ yüzündeki acı çeker ifade düzelmemişti. Koltuğun yanına çömeldim. Yüzüne doğru eğildiğim sırada gözlerini birden korku ile açtı. Benim gözüm şakağına doğru süzülen yaşa takılırken o karşısındaki ben yokmuşum ve hâlâ kabusun etkisindeymiş gibiydi. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Parmağımla göz yaşının oluşturduğu çizgiyi sildim. Bununla birlikte irkilerek gözlerime çevirdi yorgun gözlerini.

"Geçti...iyisin."

Sonunda gerçekten bana odaklanırken gözlerindeki şaşkınlığı bizzat gördüm.

Yaşıyoruz İnadına | GAYWhere stories live. Discover now