Bölüm 5

36 6 82
                                    

İyi okumalarr...

Damla'nın Ağzından

"Eren yalvarırım uğraştırma beni bugün hemen uyan."

"EREN KALK DEDİM."

Moralimin bozuk olduğu, hiç enerjimin olmadığı günler Eren'i uyandırmaya çalışmak kabustan beter. Bir dakika kabus mu dedim? Ölüm ölüm. Çalışma masamın üstünde duran su dolu bardağı Eren'in üstüne boşalttım. Tabii ki su üzerine gelir gelmez sıçradı.

"NAPIYOSUN LAN DAMLA GERİZEKALISI? SIRILSIKLAM OLDUM APTAL!" Gözlerinden alev çıkıyordu. Onun siniri yanında son derece sakin bir şekilde konuştum.

"Kusura bakma Erencim. Bugün seni uyandırmak için başında bağıracak ne gücüm, ne enerjim, ne moralim, ne de isteğim var." Alev dolu bakışları birden dinip merak ve şefkatle yüzüme baktı.

"Kuzu ne oldu? Neden mutsuzsun böyle?" Yatağının yanına oturdum ve sıkıntıyla konuştum.

"Selma abla aradı sabah. Kenan abim çok hastaymış dün gece ateşini düşürememişler. Ona moralim bozuldu. Uzun zamandır abimin böyle hastalandığını hatırlamıyorum. En son yatağa düştüğü zaman... Neyse ya. Öyle işte." Elini saçlarıma götürdü. Anlayış ve üzüntüyle bakıyordu.

"Yaaa kuzum kıyamam. Çok üzüldüm ya. Bugün okula gitmeyip yanına mı gitsek. Hem Selma ablaya da yardım etmiş oluruz."

Kafamı sağa sola salladım. "Çok istedim. Ama kesin bir dil ile reddetti. Neymiş okuldan geri kalamazmışım. Derslerim birkaç derece yükselmiş vücut ısısından daha önemliymiş. Falan filan."

"Üzülme ya. Kenan abiyi yıkacak ateş daha annesinin karnından doğmadı. Tanımıyormuş gibi konuşma. Güçlüdür o, düzelir hemen. Merak etme."

"Sağol bir tanem."

Eren bana kocaman sarıldıktan sonra hazırlanmaya gittiğinde çoktan hazırlandığım için  oturmaya devam ettim ve onu beklemeye başladım.

***

"Damla azıcık neşelenir misin? Okula geldik hala ağzını açıp bir kelime etmedin. Kahvaltıda da bir şey yemedin. Yapma böyle sen de hasta olacaksın." Eren'in sitemleri bir kulağımdan giriyor ötekinden çıkıyordu. Sesimdeki endişeyi gizleme gereği duymadan konuştum.

"Eren sesi çok kötü geliyordu. Ya bir şey olursa?" Omuzlarımdan sertçe tuttu.

"Bana bak aptal kız. Salak salak yapma kendini. Alt tarafı ateşi çıkmış ölüm döşeğinde değil adam. Bir iki güne eskisi gibi olur. Saçma sapan şeyler düşünüp iyice demoralize etme kendini. Şimdi kesin başına vurdu bu üzüntü. Hiçbir şey yemedin. Yani miden de bulanıyor. Hemen gidiyorum kantinden sana bir poğaça alıyorum yiyorsun ardından ağrı kesici alıp kafanı sırana koyuyorsun ve bu mükemmel arkadaşını örnek alıp uyuyorsun. Anlaşıldı mı?" Hızlı ve net bir şekilde konuşmuştu ama bu itiraz etmeme engel değildi.

"Ama Eren ben-"

"Sana bir seçenek sunduğumu hatırlamıyorum." Pekala bir kere itiraz etmek yeter.

"Tamam deli kız tamam."

İşte biz böyleydik. Çoğu zaman birbirimizi kendimizden daha çok düşünür, birbirimizin mutluluğu için elimizden geleni yapardık. Eren bazen uğraşmam gereken bir kuduruk, asla uyanmayan bir aptal, boş boş konuşup sinirimi bozan bir şapşalozdu. Ama yeri geldiğinde annem, ablam olur, her koşulda arkamda durur, benim için her şeyi yapardı. Ne zaman bir şeye ihtiyacım olsa yardım ederdi. 5 kız kardeş oldukları ve en büyüğü Eren olduğu için belki de çoğu zaman haklı çıkardı. Bu sebeple lafını dinlemeye karar verip başımı sıraya koydum ve gözlerimi kapattım.

Kızıl Damla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin