Bölüm 9

15 4 84
                                    

İyi okumalarr...

Buğra'nın Ağzından

Elimin içinde hissettiğim eli oturup saatlerce hiç bir neden olmadan gülebilmemi sağlayacak kadar güzel hissettiriyordu. Kalbimin ritmi, gitar çalmaya daha yeni başlamış birinin bir şarkıyı çalmaya çalışması gibiydi. Düzensiz, duruma ayak uydurmaya çalışan bir ritim. Hislerim, ruhumla buluşmuş özgürce dans ediyordu. Kalbimin yeni öğrendiği ve çalmaya çalıştığı şarkıyla dans ediyorlardı. Düşüncelerim ve mantığım ise şu an  sabitti. Tek bir şeye odaklıydı. Bunları dışa vurma ve içinde yaşa. Evet, düşüncelerim doğrusunda  davranarak içimdeki festivali tamamen bana özel hale getirmiştim. Hem zaten şu an olayımız bir festivale uygun değildi. Çünkü, Kızıl'ın gözünden akan bir damla yaş tüm festivali durdurabilecek yetkiye sahipti. Ve ben akan bir yaş daha görmeye hazır değildim. Gördüğüm an tekrar silecek, gördüğüm an bir kez daha akmasına engel olamadığım için kendime kızacaktım.

Girdiğimiz binanın üst katına çıkmıştık. Burası bir çatı katıydı. Bomboş, güneş ışığıyla dolup taşmış bir çatı katı. Yerler, duvarlar, her yer ahşaptandı. Karanlıkta olmaktan hoşlanmadığını söylemişti ama burası ilk katına nazaran karanlıkla alakası olmayan bir yerdi. Burada toz bulutları da yoktu. Temiz hava, doğal olarak terasın her yerini mesken tutmuştu. İstemeyerek de olsa elini bırakıp içeri girdim ve duvar dibine ilerleyerek bomboş olan ahşap yere oturup sırtımı yasladım. Eren biraz daha gülerek öylece durduktan sonra yanıma oturdu. Birkaç dakika öylece oturduktan sonra konuşmaya başladım.

"Ben seni, sen olduğun için seviyorum."

Bakışları aniden yüzüme çevrilirken dediğim şeyi fark edip, kendime kızarak hırkamın içine koyduğum elimi sıktım.

"Yani biz, biz seni Eren olduğun için seviyoruz."

"Ne alaka lan şimdi?" Tek kaşını kaldırmış açıklama bekliyordu.

"Ya kızım salak mısın sen? Dedin ya işte Damla'ya iyi gelememekten korkuyorum diye."

"Tamam da bununla beni sevmen ne alaka?" Kalbim hızlanırken gözlerini devirip kendini düzeltti.

"Sevmeniz." Karşıya bakan vücudumu tıpkı bakışlarım gibi ona çevirdim. O hala sadece yüzünü bana çevirmiş karşıya dönük oturuyordu.

"Bana dönsene?" Sakin ses tonum rica tınısıyla karışmış Eren'in tamamen bana dönmesini sağlamıştı.

"Yapman gereken tek şey, kendin olmaya devam etmek Kızıl. Çünkü ben seni kötü olduğumu anlayıp yaptığın şebekliklerle, kızgın olunca kızıl saçlarınla beraber bir yanardağa dönmenle, uyuzluğunla, her duruma karşı koruduğun anlayışınla, o boktan insanların aptal eleştirilerini umursamayıp kendinden taviz vermemenle, her şeye rağmen yüzünden eksik olmayan gülüşünle seviyorum." Dediklerimle güzel gülüşü yüzünde bir güneş gibi açarken gülüşüne güldüm. Mutlu oluşuna mutlu oldum. Ama olası bir kalp krizi geçirmemek için hemen geri vites yapmam lazımdı.

"Yani biz." Dudaklarından ufak bir kahkaha dökülürken bilmiş bilmiş konuştum.

"Çünkü eminim Damla da benim gibi düşünüyordur." Biraz durup sakinlikle devam ettim. "Yani demek istediğim sırf yetemiyormuş gibi düşünüp olduğun insanı değiştirmeye çalışma. Çünkü sen zaten zannettiğin gibi ota boka şebeklik yapan biri değilsin. Yapman gereken yeri farkında olmasan da biliyorsun ve bu gayet dozunda. Ve biz bunu bu kadar severken bunu ciddiyetsizlik olarak algılamayız. Çünkü tam olarak buna ihtiyacımız var sen ve şebekliklerine. Hem... " Gözleri bana dolu dolu bakarken ona tebessümle karşılık verdim ve devam ettim.

Kızıl Damla Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin