Kızıl Damla

Bölüm 10

İyi okumalarr...

Damla'nın Ağzından

"Selam kızlar." dedi Müge sınıftan içeri girip yanımıza kadar geldiklerinde. "Selam." dedi Oğuz da nispet yaparcasına kelimeyi uzatarak. Bunu özellikle Kaan'a bakarak söylemesi ortamdaki gerginliği elle tutulur biçimde artırmıştı. Kaan sarışınının gözleri kısılıp çenesi kasılırken Oğuz bundan oldukça zevk alıyor gibi görünüyordu. Bu ikisi arasındaki olayı merak etme kat sayım her geçen saniye artarken Müge konuşmaya başladı.

"Bugün yurda geç geleceğim kızlar. Lütfen beni idare edin. Müdire Hanım odaları dolaşırsa bir yalan bulun lütfen. Aslında Elif'e de söyledim ama ona güven olmaz. Unutur falan. Bir de stres olunca yalan söyleyemiyor. Bu sebeple size de söylemek istedim. Akşam Oğuz ile bir işimiz var." Eren ile birbirimize baktık. Anlaşılan ikimiz de aynı şeyi sorguluyorduk. 'Müge'nin akşam Oğuz ile ne gibi bir işi olabilir?' Herhangi bir yanıt bulamayınca bunu düşünmeyi sonraya bırakmaya karar verdim ve tam kafamı sallayarak onay vereceğim sırada Oğuz sormadığımız sorumuzun cevabını verdi.

"Kardeşimi ziyaret edeceğiz." Ve bu cümlesi Kaan'ın iyice gerilmesine neden oldu. Yumruklarını sıktı ve sakinleşmek ister gibi gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Tam sakinleşti diye düşünürken Oğuz çocuğu yine delirtti.

"Sen de gelmek ister misin Kaan?" Hızla yerinden kalktı sarışın. Bu ani kalkışı ile oturduğu sandalye rahatsız edici bir ses çıkararak geriye doğru düştü. Fakat o an kimse bunu umursamadı. Oğuz'a kafa atmak istediğine yemin edebilirdim ama onun yerine sertçe omzuna çarparak hızlı adımlarla sınıftan çıktı. Tam peşinden gitmeye yeltenmiştim ki Eren kolumu tutarak bana engel oldu. Gözleri ile işaret ettiği yere baktığımda Oğuz'un sırıtan yüz ifadesi ile karşılaştım. Tüm hücrelerim o sırıtan yüzünü bir yumruk ile dağıtma isteği ile dolmasına rağmen güçlükle kendime engel oldum ve "Tamam hallederiz Müge." dedim dik bakışlarımı Oğuz'dan çekmeden.

Teşekkür ederek arkasını döndü ve sınıf kapısına doğru ilerledi. Oğuz da bize -özellikle bana- son bir bakış atıp Müge'nin ardından sınıftan çıktı.

Eren'e kaş göz yaparak beni takip etmesini sağladım ve sınıfın en arkasına, askıların olduğu yere gittim. O da gelince "Biz ne yaşadık lan az önce?" diyerek yapacağımız durum değerlendirmesine giriş yapmış oldum. Eren de en az benimki kadar şaşkın bir ses tonu ile konuşmaya dahil oldu.

"Ne bileyim lan. Yeminle beynim yandı." Hızla kafamı sallayarak onay verdiğimde konuşmaya devam etti.

"Sanırım Oğuz ile Kaan olayının başrol oyuncusu Oğuz'un kardeşi. Ama Kaan Oğuz ve Oğuz'un kardeşi üçlemesi arasında bir bağlantı kuramıyorum." İkimiz de birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra bu sefer ben başladım konuşmaya.

"Ayrıca kardeşimi ziyaret edeceğiz dedi. Oğuz da bizim gibi yurtta kalıyor olabilir mi yoksa bu işin içinde başka bir iş mi var. Burnuma kötü kokular geliyor Eren. Kaan ve Oğuz kavgası sıradan bir ergen kavgası değil anlaşılan. Oğuz'un davranışlarını gördün. İnanılmaz bir nefret var içinde Kaan'a karşı. Tabi Kaan'ın da ondan geri kalır yanı yok." Bu sefer o kafasını sallayarak bana onay verdi. Bir süre daha bu konuyu tartıştıktan sonra bir şeyler daha öğrenebilmek en azından Kaan'ı sakinleştirebilmek umudu ile onun yanına gitmeye karar vererek sınıftan ayrıldım. Gerçi onu nerede bulabileceğimden emin değilim ama nefes almak amacı ile bahçeye gittiğini düşündüğüm için ilk olarak oraya bakmaya karar verdim. Bir derse girmezsem ölmem bence. Zaten ders boş. Şuna bakın ya resmen kendi derdimi unuttum. Ama gereksiz annemin yediği haltlara zaten yıllardır gözyaşı döküyorum. Şu an için bu olayın ne olduğunu anlamak önceliğim. Hem kafamı da dağıtıyor.