06 | Kan

69 10 0
                                    

Peter, elindeki kaşığı ileriye doğru uzattı. Bir zamanlar binlerce kişilik orduları tek başına haklamış olan Thor, kaşıktaki lokmasını yiyebilmek için kafasını kaldıramadı. Tüm gücünü ortaya koyduğu belli olsa da yetmiyordu, kafasını kaldıramıyordu. Kafasını kaldırabilmek için üstesinden gelmeye çalıştığı zorluk, nefesinin tıkanmasına neden oldu. Yutkunma sesleri çıkardığını duyan Peter çabuk davrandı ve Thor'un kafasını ensesinden yakalayıp kaldırdı. Kaşıktaki çorbayı adama yedirdi hızlıca. Arkasına döndü ve kaşığı kâseye daldırarak bir lokma daha hazırladı Thor'a.

Peter henüz Thor'a yüzünü dönmemiş iken yatalak adam birtakım sesler çıkardı. Peter uzun süredir onunla ilgilendiği için çıkardığı seslerin anlamını çözebiliyordu diğerlerine nazaran. Thor'un kağıt kalem istediğini anladı ve ona kağıt ile kalem verdi.

Kafasını kaldıramadığı için kağıda bakmadan yazmak zorunda kalan Thor, kağıda 'Sky' yazdı. Oldukça çarpık ve kötü bir yazım olsa da Peter'ın yanlış anlaması mümkün değildi. Thor'un sorduğu yalnızca birkaç soru vardı ve çok uzun zamandır o sorular dışında hiçbir sorunun cevabını da merak etmemişti.

Peter onun Sky'ı soracağını tahmin etmişti. Thor kağıda yazmadan Peter hemen Sky'ı anlatmaya başlayabilirdi ama o zaman Thor'un yazmasına izin vermemiş olurdu. Bu durumda da, Peter'ın, kendisini bir kağıda üç harfi bile yazamayacak kadar ezik ve çaresiz gördüğünü düşünürdü eski tanrı. Böyle bir yanlış anlaşılmanın olmasını istemeyen Peter, tahmin etse de söyleyeceklerini, Thor'a çabalaması için müsaade ediyordu.

"Sky gideli bir gün oldu," dedi Peter. "Akşam kalacak bir yer bulduklarından eminim. Keşke bende de Steve'in saatlerinden biri olsaydı. Sky'ın iyi olduğundan eminim."

Thor, gülümsemeye çalıştı. Normal bir insan için dişlerini göstermek kadar basit bir hareket iken Thor için yıldızların yerini değiştirmek kadar zordu.

Peter onun gülümsemeye çalıştığını anladı.

Thor'u gören gözü kuruluğunu devam ettirirken kör olan gözünden bir damla yaş süzüldü genç adamın.

***

Adamı otobüste bırakan ekip sabah vakti olmasıyla yola çıkmıştı. Köprüyü geçip Manhattan adasına geldikleri o yol boyunca Bucky, adamın dediklerini düşünmüştü. Düşünmesi gerekmişti çünkü adam ne olursa olsun tam bir açıklama yapamamıştı. Manhattan'da gördüğü o korkunç şeyi ne zaman açıklamaya çalışsa bilinci gitmişti. Zihni o şeyden öyle bir korkmuş olmalıydı ki hatırlamaya çalıştığı her an zihni kendini kapatıyor ve adam bilincini kaybediyordu.

Sky'ın o adamdan etkilenip gittikleri yerden korku duymaya başlamaması için biraz erken çıkmışlardı.

Köprü boyunca bir sıkıntı yaşamadan geçseler de köprünün bittiği ve Manhattan adasına adımlarını attıklarını ilk anda değişimi fark etmişlerdi. İlk değişim, yer yüksekliğinin yeniden yukarı noktalara çıkması olmuştu. Köprü biter bitmez onları kardan bir yokuş karşılaşmıştı. İkincisi ise rüzgardı. Adanın büyük kısmı gökdelenlerden oluştuğu için rüzgarlar, bir tüneli takip ediyormuşçasına belirli yönleri takip ediyor ve açık bir alana kıyasla çok daha hızlı esiyordu.

Karların yer yüzüne en yaklaştığı noktada bile hiçbir binanın giriş kapısı görünmüyordu. Karlar ve binalardan başka bir şey göremeyen ekip bir süre etrafı inceledi. Scott, "Şimdi ne yöne?" dedi.

Bucky, "Bir an önce buradan çıkmalıyız. O yüzden tam karşımızda kalan köprüye doğru yol alacağız. Çok uzak değil, eğer durmadan yürürsek akşama kalmadan buradan çıkarız."

Çığların Çığlıkları || MarvelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin