11| Çatışma

62 10 1
                                    

Wanda ilk defa düzgün bir cümle kurabildikten sonra devamını getirmesi kolay olmuştu. Direkt olarak normal iletişim içinde bulunmaya başlayamasa da bir çocuk gibi yavaş yavaş öğreniyordu konuşmayı. Su istemişti, Pietro hemen getirmişti. Peter yeterince erken davranamamıştı. Artık ondan daha hızlı olan ve Wanda'nın ihtiyaçlarıyla ilgilenen biri çıkmıştı. Peter'ın değeri bir çırpıda dama atılmıştı. Üstelik Wanda onunla birçok defa göz göze gelmiş olmasına rağmen henüz konuşmamıştı. Hep Pietro ile konuşuyor, başkası bir şey sorduğunda tıpkı eski hali gibi davranıyordu: Verdiği cevapların sesini çıkartmak için kendini çok zorluyormuş gibi görünüyor, kafasıyla omuzlarını nöbet geçirir gibi titreterek anlamsız kelimeleri sıralayıp da cevap veriyordu.

O an odadaki herkesin ilgisi Wanda'nın üzerindeydi ki, herkes o sesi duydu. Sesin sahibini tanımamak anlamsızdı. Düzgün bir kelime kuramasa da yalnızca gürlemesi ile kim olduğu anlaşılabilirdi. Peter hemen masadan kalktı ve kapıdan geçip Thor'un odasına doğru koşmaya başladı.

Thor'un odasına çarçabuk vardı Peter. Thor tavana bakıyor ve gözyaşları eşliğinde bağırarak birtakım sesler çıkarıyordu. Vücudu da yalnızca ona özel olan bir depremin kurbanı olmaktaymış gibi sarsılıyordu. Peter iki ayağı üzerinde dimdik ve sabit dursa da Thor, az sonra yıkılacak bir binadaymış gibi titriyordu.

Ellerini Thor'un göğsüne koydu Peter hemen. "Thor, Thor, sakin ol." Arkasından hemen Gamora girdi.

"Ne oluyor?"

"Bilmiyorum."

Thor kendi çapında birkaç ses çıkardı cevap maksatlı.

Peter kısık sesle, "Sky," dedi.

"Ne olmuş ona?"

Peter, Thor'un gözlerine baktı. Başkası bu olayı incelese kızını özleyen bir babanın haykırışları ve hüznü olarak düşünebilirdi durumu ama Thor'u artık iyice tanımış olan Peter, öyle olmadığını biliyordu. Göğe bakan, göğün yerinde olmakta olan tavana bakan Thor'un gözlerindeki o ifade başka bir şeye işaret ediyordu. Peter'ın yalnızca birkaç defa gördüğü bir ifadeydi.

Thor, Sky'ın tehlikede olduğunu düşünüyordu; düşünmek değil, emindi, biliyordu.

Gözlerindeki o emin ifade, gökyüzünde süzülen bulutlar kadar seçilebilirdi.

***

Scott, Steve'in yardımıyla tüm hücrelerin kapısını içeriden açtı ve herkesi kurtardı. Tony ve Natasha makinenin son rötuşlarını yaptığında hücrede olanları duymuyordu. İmkanlar kısıtlı olduğundan Tony her yere güvenlik sistemi kuramamıştı. O yüzden hücrelerin kapıları açıldığında duymasa da hücrelerin olduğu odaya açılan kapıyı açtıklarında ancak Tony'nin haberi oldu. Kolundaki saat bipledi ve ekrana bakan Tony bir terslik olduğunu anladı.

"Sen işine devam et," dedi Tony ve makinenin olduğu platformdan indi. Büyük mekanın köşesinde kalan kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıya yaklaşıyordu ki kapı sert bir şekilde açıldı ve Steve kendini ileriye attı. Tony ve Steve göz göze geldiklerinde ilk hamleyi yapan Tony oldu. Beline asılı olan İngiliz anahtarını tuttuğu gibi adamın kafasına fırlattı.

Steve kalkansız olduğu için kolunu kaldırarak korumuştu kendini. İngiliz anahtarın çarpması sert olmuş olsa da umursamadı ve Tony'nin üzerine hücum etti. Adamın yanına varır varmaz bir yumruk savurdu Steve. Geriye çekilip yumruktan kaçtı Tony ve belinin diğer tarafına asılı olan çekici alıp Steve'in suratına vurdu.

Çekiç, Bucky'nin çekiciydi.

Yüzüne yediği çekiçle adamın yanağında ufak bir yarık açıldı. Tony, çekicin tersindeki sivri kısmını aşağıdan yukarıya savurmuştu ve Steve'in sol yanağında dikey bir yarık oluşmuştu. Çenesine akan kana parmağı ile dokundu adam. Bunu yapmış olduğuna inanamayarak Tony'e baktı. Tony de ona öfkeyle baktı ve çekici elinde birkaç tur salladı. "Planlarıma engel olamayacaksın."

Çığların Çığlıkları || MarvelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin