40

7.7K 492 462
                                    

Medya; Kendimden Hallice, Barış Kocatürk • Soğuk Şarap

İlerleyen saatlerde ben üçüncü bardağımı da bitirmişken Dolunay daha fazla içmemem gerektiğine dair uyarılarda bulunup duruyordu.

"Tamam be, içmeyeceğim zaten." diyerek çemkirdim ve boş bardağı masaya koydum.

"Eve gidelim mi artık? Saat de epey geç oldu?"

"İyi tamam." dedim direkt. Hem başım da ağrımaya başlamıştı. "Ama önce tuvalete gideyim."

"Ben de geleyim mi?" diye soran Dolunay'a tuhaf bir bakış attım. "Niye yardım mı edeceksin? Otur şurada gelirim iki dakikaya." dedim ve oturduğum yerden tuvalete giden koridordan geçtim.

Kapıyı açtığımda içerde kimsenin olmaması işime gelirken boş bulduğum pisuvarın önüne geçtim. İşim bittiğinde çıkıp lavabonun altında ellerimi yıkamaya başladığımda kapı açılma sesi duyarak bir anlık arkamı döndüm.

Caner denilen şahıs kollarını önünde çarprazlamış bana bakıyordu. Üstünde göbeğini açıkta bırakan uzun kollu, dantelli süslü püslü değişik bir kıyafet varken altında da bileklerini fazlasıyla açık bırakan dapdar bir pantalon vardı.

"Ne var neye bakıyorsun?" dedim direkt tersleyerek. Ellerimdeki suyu yere saçarak yanda duran peçetelikten peçete aldım ve ellerimi sildim.

"Dolunay'ın senin gibi birinin neyine bakarak çıktığına bakıyorum. Ama bir şey göremiyorum." diyerek gülmeye başlamasıyla daha yeni sakinleşmiş bedenim yeniden gerilmeye başlamıştı.

"Sen de olmadığı için neye bakacağını bilmiyorsundur. Gösterebilirim?" dedim ve kafamı önce sağa, sonra da sola yatırıp kıtlattım.

"Merak etme hayatım, ben de olmasa bile Dolunay da yeterince gördüm. Anlarsın ya." diyerek gözlerini aşağıya kaydırıp tekrar suratıma getirdi.

Ben dalarım ama buna.

"Bak, boş boş laf gevezeliği yapacaksan kapıdan çıkıp istediğin kişiyle yapabilirsin. Zamanımı çalma." ters bir bakış atıp hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdüm.

"Dolunay'ın seni sevdiğini filan mı sanıyorsun sen? Burada ben varken?" dediğinde durdum. Arkamı döndüm ve bana sinsi sinsi sırıtan şahısın üstüne yürüdüm. Ondan uzun olma avantajım vardı ve o benden daha cılızdı.

"Ne dedin sen? Bir daha söyle?" dedim dişlerimi sıkarak. Çok bilmiş gibi bir ifadeyle hindi gibi göğsünü kabartarak suratıma güldü.

"Ben Dolunay'ın ilkiyim. Bu barda ilk benimle tanıştı, ilk benimle içkisini içti, ilk benimle öpüştü ve ilk benimle sevişti. Sen... Sen sonradan geldin ve şunu unutma hayatım. İlkler unutulmaz. Hâlâ bana aşık. Hâlâ beni düşünüyor. Hâlâ beni sevi-"

Attığım tokatla beraber başının yana savrulmasına fırsat bile vermeden yakasından tuttuğum gibi duvara yapıştırdım. Ağzından çıkan inlemeyle yüzünü buruştursa da durmadım.

"Bana bak erkek orospusu, senin o ağzını kırarım. Sik yemeye bu kadar meraklıysan çık dışarı domal. Benim sevgilimden uzak dur. Anladın mı?" dediğimde sinir bozucu bir şekilde gülmeye devam etti.

"Sevgilinin bana o masada nasıl baktığını görmedin mi? Kendini kandırıyorsun. Daha birkaç ay önce benim koynumda bana aşık olduğunu sayıklıyordu. Görmek ister misin?" diyerek cebinden çıkardığı telefonuna baktı ve birkaç saniye sonra bana tuttu. Yakasındaki ellerim hâlâ gevşemezken telefondaki videoya odaklanmıştım.

buz mavisi • texting | gayWhere stories live. Discover now