ayağa kalktı, odayı çepeçevre ve artık kendisine kötü gelmeyen kokular içine huzur verirken gülümsedi kocaman.

"bu kadar cesaretli olduğun için çok şanslıyım çünkü eğer olmasaydın bulamazdım seni ve değişemezdim sayende" dedi minho ve karşısında tüm güzelliğiyle parlayan jisungun ensesinde birleştirdi kollarını flörtöz bir tavırla. bir şaheseri izliyor gibi onu izliyor, gözlerini alamıyordu.

"o da var tabii. cesaret benim göbek adım. bilirsin biz gryffindorlar...tamam bakma öyle şaka yapıyorum"

minhonun gönderdiği tuhaf bakışlar yüzünden ufak bir kahkaha krizine giren jisung onun kollarında olmasından dolayı içine dolduran huzura tüm kapılarını açık bırakıyordu.

"sen de kokuyu alıyor musun?" dedi minho bakışları başka bir şeyi algılamakla meşgul olduğundan çatılırken. "evet" dedi jisung aniden ciddileşen ifadesiyle. odada pek çok şey daha olduğunun bilincinde olsa da sadece burada minho ile birbirlerine bakmak bile yeterli geliyordu ona.

"balkabağı suyunun kokusu, senin favorin bu" dedi belli belirsiz bir tebessümle. sebepsizce utandığını hissediyordu.

"ne balkabağı" dedi minho onun dalga geçtiğini düşünürken "bana verdiğin mavi kazaktaki gibi bir koku"

jisungun gözleri kısıldı kocaman gülümsemesini etkisiyle. "bunun ne olduğunu biliyorsun değil mi" dedi mutlu bakışlarının arasından. iksir dersinde fazlasıyla başarılı olan lee minhonun bunu anlamaması beklenmezken onun aksine kekelemeyerek "amortentia" dedi.

"o gün o kazağı sana vermem gerektiğini bildiğim için çok üzgündüm. sanki duygularımı okuyormuş gibi sende kalsın deyince nasıl sevindiğini ancak bunu nasıl gizlemeye çalıştığımı bilemezsin."

"biliyorum. zihin de okuyabiliyorum ben."

minhonun gözleri, buna inanacak kadar saf olması nedeniyle, şaşkınlıkla büyüdü. ardından sıcacık ve masum bir ses tonuyla "o halde onca zaman senden hoşlandığımı anlamıştın" dedi iç çektikten sonra. bununla birlikte jisungun tüm bu tavırları yüzünden gülme krizine girmesi de sinirlerini bozmuştu ve dalga geçtiğini o an fark etmişti.

jisung ile aynı yaşta olan ve yapıca ondan büyük duran minho, şimdi onun yanında bir bebek gibi davranıyordu. o sert bakışlı umursamaz çocuğun aslının böyle olduğunu kim bilebilirdi?

"demek bunca zaman benden hoşlanıyodun lee minho"

dedi pişkin bir ifadeyle. şu an tavan yapan egosunu karşısındaki mükemmellik bile durduramazdı.

evet diye mırıldandı minho, kafasını sallarken odayı keşfe çıkmıştı. "bir şekilde yanımdayken bana verdiğin güven ve cesaret beni sana çekti."

"ne zamandan beri?"

minhonun adımları odanın ucundaki aynanın önünde duraksarken düşündüğünü belli eden sesler çıkardı.

"iksir sınıfında benimle konuştuğundan itibaren bir şey beni sana çekti. zaten başka türlü arkadaşlık isteğini kabul etmezdim. ama, sanırım, seni bir böcek ısırdığı gün bir şeylerin farklı olduğunu hissettim. çünkü çok endişeliydim ve canının incinmiş olmasından dolayı üzgündüm."

"sen fena aşık olmuşsun!" diyordu jisung bağırarak, sanki söz konusu olan kişi kendisi değilmiş gibi. enerjik tavırları aslında içindeki heyecanın yansıma biçimiydi ve onu kısa zamanda çok iyi tanıyan minho bunun farkındayken gülümsedi ve aynada çıkan görüntüyü izlerken "kesinlikle" dedi "gel ve gör." sesinden bile belli oluyordu mutlu olduğu bu yüzden jisung, merakla yanına geldi.

adımları aynanın önündeki minhonun yanında durduğunda aynada görmeyi beklediği şey kendi yansımaları olmasıydı. yanlış bir beklenti de değildi doğrusu, ancak o aynada iki genç el ele tutuşuyor ve birbirlerine bakıp gülüyorlardı sürekli.

"bunun ne olduğunu biliyor musun?" diye sordu minho bakışlarını aynadan hiç ayırmazken, eliyle aynanın üzerinde bulunan yazıyı işaret etti ve onu okumaya çalışan jisungu izledi "dilek aynası?"

"evet, ama sadece bu değil" dedi gülümserken minho. "söylenene göre bu ayna kişinin en derinlerinde yatan isteklerini gösterirmiş. görünen o ki benim dileğim sensin"

jisung kocaman gülümserken, şu an kendinden daha mutlu ve huzurlu biri olup olamayacağını sorguluyordu. elini tıpkı aynadaki görüntüde yaptığı gibi minhonun elinden geçirdiğinde aynadaki görüntünün değişmesini beklemiyordu. aynada birbirine gittikçe yakınlaştıklarını görmesi, dileği değil de birkaç saniyelik geleceği gösterdiğini düşünmesine neden olurken, ne görüyorsa, onu yaptı jisung ve minho da elbette, ona uyum sağladı.

öyle ki birkaç saniye içinde aynadaki görüntüde dudaklarının buluşuyor olmasına da, uyum sağladılar...

__________________________________
yb yi saldım gitti

benden bundan fazla temas beklemesin kimse

nyse uzun zamandır bölüm gelmiyordu kusura bakmayın bundan sonra ne zaman gelir onu da bilemiyorum

iyi okumalar hadi bb

gitmeden önce önemli olmayan öneri notu: herkes yuri on ice izlesin🥺✊
🦔

cat|minsung✓Where stories live. Discover now