2

996 105 69
                                    

Hoseok, sert eller tarafından geriye doğru sürüklenirken aldığı garip koku onu korkutmuştu. Daha önce de almıştı bu kokuyu ama nerede olduğunu hatırlayamıyordu. Hem tanıdıktı hemde yabancıydı. Korkutucuydu!

Nihayet sırtı duvara yaslandığında saniyelik geriye çekilerek ona nefes alacak süreyi vermişti. Hoseok, boşluktan yararlanarak bağırmaya hazırlandığı esnada adam tekrar üzerine abanarak eldivenli elini ağzına kapattı.
Artık ne kollarını ne de bedenini hareket ettirecek alanı vardı. Korkuyordu.

Karşısındaki beden kulağına yaklaşıp "Sessiz ol" dediğinde çoktan dolmaya başlamış gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.

Sadece saniyeler sonrasında başka ayak sesleri dolmuştu kulağına. Onların olduğu yere yakın duran ayak sesleriyle sesini duyurmak amacıyla bağırmaya çalıştı başarabildiği kadar. Üzerindeki bedenin gerginliği belli oluyorken biraz daha yaklaştı kendisine.

"Nereye gitti?"
Duyduğu yabancı sesle bakışları adamın arkasına doğru kaydı ama kimse gözükmüyordu.

"Yine başarısız olursak bu sefer sikerler bizi" diyen diğer adamın neyden bahsettiğini anlayamasa da belli ki karşısındaki adam anlıyordu. Sinirle mırıldandığını yüzünün yan tarafına çarpan nefesle anlamıştı.

Jin içinde durum bir o kadar korkutucuydu.
Bir yandan dibinde olan adamın kokusunu içine çekerken dikkatini dağıtmamaya çalışıyordu fakat o kadar zordu ki! Tek isteği yüzünü boynuna gömerek saatlerini orada sessizlik içerisinde geçirmekti.

Ilk defa dokunuyordu ona. Havaalanında kendisine saniyelik olarak dokunmuştu Hoseok ama bu bambaşkaydı. Elinde eldiven olmasına rağmen yine de alev alev yakıyordu dudakları.
Saçları, maskenin kapamadığı yüzüne değerken hissettiği yumuşaklık ile kendisinden geçmemek için zor duruyordu.

O an beklemediği şeylerden birisi Hoseok'un bedenini kendisine daha da bastırıp bir anda geriye çekmesiydi. Böylece hem şaşıran Jin'in eli gevşemiş hemde elindeki poşet arkasında bulunan duvara çarparak tok bir ses çıkarmıştı.
Jin, şaşkın bakışlarla Hoseok'a baksa da o Jin'e bir kez bile bakmamıştı korkudan.

Dudaklarını, Jin'in elleri arasından kurtardığı ilk an "Kurtarın beni!" diye bağırmıştı avazı çıktığı kadar.

Jin, içinden küfür üstüne küfür etse de bunun kendi hatası olduğunu düşünerek Hoseok'u arkasına çekip diğer adamlarla yüzleşti. Ona yaklaşımından korkması çok normaldi.

Jin'in desteği olmadan dizlerindeki titremeyle daha fazla ayakta kalamayan Hoseok yere çökmüştü korkuyla. Tek dileği sağ sağlim kurtulabilmekti ama hareket bile edemiyordu oturduğu yerden.

Iki adam üzerlerine gelirken siyah maskeli adam sakin bir şekilde onlara yanaşmaya başlamıştı. Dar sokakta onlardan başka birisi yoktu. Kaçması için mükemmel bir fırsattı ama vücuduna söz geçiremiyordu bir türlü.
Eğer titremekten başka yapabileceği bir şey olsaydı kesinlikle çığlık atardı.

Jin, üzerine gelen adamlardan gözünü ayırmadı. Hoseok'un önünde kavga etmek istemezdi çünkü biliyordu ki meleği çok çabuk korkuyordu. Hassas kalbi vahşeti de şiddeti de kaldıramıyordu.

Eğer başka bir şans bıraksaydı ona, adamların peşlerine daha sonra düşecekti ama umudu uslu durmamıştı.

Üzerine atlayan ilk adamı kolayca kontrol altına alarak yüzüne sert bir yumruk geçirmişti. Çıkan çatırtı sesiyle aynı anda Hoseok'un korkuyla inleme sesi kulağına ulaşmıştı. Kendisine sinirlenirken daha fazla onu korkutmamak için üzerine atlayan ikinci adamı da yere serdi hızlı hareketlerle.
Hoseok izlerken fazla üzerlerine gidemiyor, sadece etkisiz hale getirmeye çalışıyordu.

SAVE ME! #2SeokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin