2.2

122 22 8
                                    

(Kihyun)

"Teşekkür ederim kralım. Size minnettarım.."

"Önemli değil."

Yaşlı adam mutlulukla ayağa kalktığında gülümsedim. Bugün fazla yorucuydu. Köylülerden bazıları saraya gelmiş ve sorunlarından bahsetmişti. Onlara gerekli yardımı yapacağımı söylediğimde hepsi sevinmişti. Bahara girmiş olsak bile mahsullerde büyük bir açık vardı.

Ayrıca... Tuhaftır ki kuzey krallığından sürekli bir haber geliyordu. Bir çok krallığa savaş açıyorlardı. Bunu nasıl yapıyorlardı bilmiyorum. Bitirdileri bir savaştan kısa bir süre sonra yeni bir savaş.. Sınırları fazlasıyla genişlemişti ve herkesin gözünü korkutmaya başlamışlardı. Bir türlü sıra bize gelmiyordu. Bunu beklemiştim aylar geçmesine rağmen. Hemen toparlanıp savaş açarken, bir sonraki krallığın biz olacağından korkuyordu herkes.

"Kralım."

"Evet Jooheon?"

"Sizinle.. Sizinle konuşmak isteyen biri var."

"Gelsin o halde."

"Ama..."

"Lütfen, başa çıkabileceğim bir durum olduğunu söyle. Daha fazla yorulmak istemiyorum.."

Gülümsedi. "Merak etmeyin. Uzun zamandır görmediğiniz biri geldi." Ne dedi o? Uzun zamandır görmediğim biri mi..? Neyden bahsediyor?... Olabilir mi? Gelen kişi... Sözünü tuttu mu?! "Sizi avluda bekliyor." Hızlıca kalktım tahtımdan. Koşar adımlarla avluya doğru ilerlerken aklımdan bir sürü şey geçiyordu. Nasıl gelebildi? Kralı onun canını bağışlamış mıydı? Ona çok ama çok kızacağım! Beni bırakıp gidemeyecek bir daha. Asla yapamayacak bunu. Buna izin vermeyeceğim.

Basamaklardan inerken avlunun ortasında gördüğüm küçük kızla durdum. Küçük bir kız..? Ha? Neredeyse 7 ya da 8 yaşlarındaydı. Saçlarını savurarak bana döndüğünde bir adım geriye gittim.

"Buraya gel canım." Oldukça nazik bir ses küçük kızı çağırırken başımı sola çevirdim. Güzel bir hanımefendi, giyindiği dökümlü elbise ve bağlamadığı uzun saçları eşliğinde yere eğildi. Küçük kız ona doğru koştuğunda, kadın kızını kucağına aldı ve ayağa kalktı. Bunlar kim...? Bana baktıklarında yutkundum.

".. Siz kimsiniz?" Changkyun'um nerede benim..?

Kadın arkama baktıktan sonra gülümsedi. Omzumda bir el hissettiğimde korkuyla geri çekilip arkamdaki kişiye baktım. Bu.. Kim bu kişi? Bu adamı tanıyor muyum? Köylü olamayacak kadar iyi görünüyordu. Koyu gri saçları bana annemi hatırlatırken yüzünün şekli ve ifadesi babamı andırıyordu. Kılıcıma uzanan elimi indirdim ve gözlerimi şok ile açtım.

"Abi?!"

"Sonunda tanıdın beni!"

O bana doğru kollarını açarken hiç düşünmeden çektim kılıcımı. Eş zamanlı olarak arkadan bizi izleyen genç kadın çığlık atarken bağırdım.

"Bunca zaman neredeydin?!"

".. Biliyorum, şuan bana kızgınsın ama..." aniden durup kafamdaki taca baktığında gözleri büyüdü. "Neden babamın tacını takıyorsun..?"

"..." Derin bir nefes verdikten sonra indirdim kılıcımı. Kınına koyduğumda kadın ve kızı yanımıza gelmişti. Onlara dönüp baktım. "Kendine bir aile mi kurdun?"

".. Sen kurmadın mı?"

"... İçeri gelin."

Nasıl.. Nasıl aniden karşıma çıkabilmişti? Dışarıdan tepkisiz görünsemde.. İçten içe neden böyle yaptığına anlam vermeye çalışıyordum. Ben bebekken hayatımdan çıkıp, kral olduğumda eşi ve çocuğu ile gelmişti yeniden. Bu.. Bu çok tuhaftı yani söylemek istediğim şuan bir yabancıdan farksızdı benim için.

| FIRST SNOW | ~❆❄❆~ ChangKiWhere stories live. Discover now