***

Çok kısa olan yolu yürüdükten sonra okulun büyük kapısı önünde durduk ve birbirimize baktık.
"Umarım başımıza çok fazla bela almadığımız..."
"Disiplinlik olmadığımız..."
"Ama kaşınanın hakkını yemeyip mala çevirdiğimiz..."
"Bize bulaşanın ağzına sıçtığımız bir yıl olur."
Yumruklarımızı tokuşturup yeni okulumuza, yeni hayatımıza, yeni ve güzel olacağını umduğum günlere ilk adımımızı attık.

***

Eren'in Ağzından

"Iy, öğh, ayh, aboo..."

Gördüğüm her surattan sonra Damla'ya bu şekilde fısıldıyordum. O yalnızca gülmekle yetinirken sınıfa gelmiştik. Bu sene okulumuza yeni nakil almıştık. Gittiğimiz okulda mimlendikten sonra okul değiştirmek şart olmuştu. Okulun dibinde yurdu görür görmez üşengeç ruhum bedenimin içinde hakimiyetine devam etti ve Damla'nın ağzından girip burnundan çıkarak onu ikna ettim. Aile kolay işti, biricik kızları Eren ne isterse yaparlardı değil mi? (Aslında beş kız kardeşiz ve birinin evden gitmesi onlar için aşırı cazip bir fikir.)

Sınıfa girip millete sert bakışlar atıp göz dağı verirken Damla'yla arka sıraya geçtik. Bu sene alan seçtiğimiz için sınıflar yeniden ayarlanmıştı. Yani önceden tanışsalar da sınıf yeniydi. Biz sınıftan daha yeni olduğumuz için bir kaç kişi bizi süzüyordu. Iy bok suratlılar.

İçeri sarışın bir çocuğun girmesiyle gözler bizden çekilip ona çevrildi. Birden sınıfta on saniyelik bir sessizlik ardından fısıldaşma oldu. Biz orta sıra en arkadaydık, çocuk duvar kenarı en arkaya geçti. Dikkatimden kaçmayan şeylerden biri ise cam kenarı en arka sırada oturan hafif uzun kıvırcık saçlı, kumral çocuğun dik dik şarışına bakmasıydı. Onun bakışı diğerleri gibi değildi daha, daha boktandı. Her detay önemli aferin sana dedikoducu Eren, seni seviyorum kızım.

Amaaan bana ne bunlardan farkındalığıyla telefonumu çıkardım ve Instagramda vakit öldürmeye başladım. Ah Dylan O'brien yine gördüm seni aşkım... Allahım şu adamı bir kerecik kanlı canlı görsem yeter diye içimden nazlanırken hocanın gelmesiyle Dylan'a veda edip telefonu çantama attım.

Yeni sene, sınav, konular, vıttırı zıttırı konuşmasından sonra hoca yoklama almaya başladı. Bikaç kişiden sonra sıra bana geldi.

"Eren Çınar?"

"Burada." Sınıftaki gözler bana anlamsızca bakarken gerizekalı kızın biri "Eren'in erkek ismi olması gerekmiyor muydu yhaaa?" demesiyle uyuz Eren ve onu baş başa bıraktım.

"Senin beynin olması gerekmiyor muydu yhaaa?" Sesimdeki alay tonu hat safhada dolanırken Damla sırıtıyordu. Hoca derin bir nefes alıp 'salak ergenler' bakışı atıp bize döndü.

"Eren seni daha önce görmedim yeni mi geldin kızım?"

"Evet hocam yeni geldim."

"Hedefin var mı?"

"Hacettepe Tıp istiyorum hocam."

"Bu kafayla mı?" Daha deminki beyin yoksunu gülerek konuştu.

"Aynen." deyip hocaya döndüm.

"Geçen sene genel ortalaman kaçtı Eren? Tıp istediğine göre yüksektir herhalde?" Muzipçe gülüp beyin yoksunu kıza bakarak konuştum.

"96 hocam. Bu kafa için idare eder galiba." Damla haykırmamak için zor dururken kız önüne döndü ve yanındakine fısıltıyla 'uyuz' dedi. Evet dudak okudum... Ve evet o ben oluyorum... Aferin sana uyuz Eren, seni seviyorum kızım.
***

Kızıl Damla Место, где живут истории. Откройте их для себя