felix de en önemli kısma geldikleri için neşeyle ellerini çırptığında jisung "en tuhafı da bu ya!" diye söylenmişti tuhaf bir ifadeyle. sanki kendi dediklerine bile anlam veremiyor ve henüz kabullenemiyor gibiydi tavrı.

"ceza vermedi! sadece bir daha bu şekilde kendime zarar verecek şekilde kullanmamam ve bir sorun olduğunda kendisine gelmemi söyledi. bir de animagus olmakla ilgili birkaç bir şeyler, doğrusu dinlemedim. ama seungmin ve sen kesin dinlersiniz bir ara gidin lix"

ortamda olaydan haberi olmayan minho tarafından onların ne alaka olduğu sorgulandığında, changbin gergin bir şekilde gülümsemişti "öğrenmeye çok açıklar da, değil mi felix? az daha ravenclaw olacakmış, haha"

jisung da onunla birlikte sahte kahkahalar atarken "yoo" dedi tüm ciddiliğiyle felix, herkes onun itiraf edeceğini düşündüğü sırada (ki saklanması gereken bir şey de yoktu aslında) o "seçmen şapka beni hufflepuffa yollayacaktı, ravenclawı seçeneklere bile koymadı" demişti. konu dağılmış sayılabilir ancak tamamen kapatılmamıştı ve bu rolleri yemeyen minho konuyu bir ara tekrar açmakta kararlıydı. ancak bunun yerine jisung ile konuşmaya devam etti.

"eee jisung, sonra ne oldu?"

felix, nereden çıktığı belli olmayan ancak hep yanında bulunan kurabiyelerden ağzına atarken ciddi bir ifadeyle "sonra da rüyasında uyandı" demişti. diğerleri belli belirsiz gülerken jisung sinirlenmiş ve tekrar sebepsiz yükselme evresine geçmişti.

"lan yemin ederim sonra da odadan çıktı mal gibi kaldım orada beş dakika. sonra da yanınıza geldim anlatıyorum burada inanmıyorsunuz bana"

minho onun sırtını sıvazlarken "tamam ben inandım" demişti gülümseyerek. dalga mı geçtiği yoksa sadece teselli etmek mi istediğini anlamak gerçekten zordu.

"teşekkür ederim" dedikten sonra sahte gözyaşlarını silen jisung kollarını -fırsattan istifade- minhoya sardığında felix ayaklanmıştı ani bir şekilde "biz kalkalım o zaman" dedikten sonra hala yerde oturmaya devam eden changbini de zorla kaldırmış ve peşinde sürüklemiş, ardından yanına hyunjininin yaklaştığını gören seungminin kurtarın beni bakışlarını umursamadan yürümeye devam etmişti.

"neden hala sarılıyoruz"

bu soruyu ilk soran, bu soğuk havada fazlasıyla sıcaklamaya başlamış olan minho olmuştu elbette. etrafında kendisini bırakmayan kollardan rahatsız olması elbette mümkün değildi. sadece biraz fazla heyecanlanıp ne yapacağını bilmemesi gibi bir soruna sahipti ve nasıl başa çıkabileceği belirsizdi.

"bilmiyorum ama çok güzel hissettiriyor"

"JİSUNG BENİ KURTAR SARI ÇIYAN GELDİ"

oturduğu yerde elindeki kitabı sanki gelecek bir da darbeden korunmaya çalışıyormuş gibi kafasının üzerinde tutan seungmin bir yandan bağırdığında, jisung neden her seferinde bu şekilde bölündüğünü düşünmüştü romantik olması gerken anlarının.

"hep böyle oluyor, evren bize engel oluyor minho, demek ki bir yanlışlık var, artık bu bir ayrılık konuşması"

ilginç ve kesinlikle inandırıcı olmayan bir ifadeyle konuşmasını sürdürdükten sonra kendini sıcak kollardan ayıran jisung, arkasından gelen minhonun "daha birleşmemiştik ki!?" diye seslenişi i işttiğinde kahkaha attı. işin tuhafı minhonun sesinde gerçek bir üzgünlük söz konusuydu. bu, bir şekilde her yakın temaslarını bozulma durumundan fazla sıkılmış olması onu her an, normalde jisungun sahip olduğu ani deli cesaretlerinden birinin içine sürükleyebilir gibi gözüküyordu.

"senden nefret ediyorum seungmin"

jisung derin nefesler alarak seungminin elindeki kitaplardan birisiyle ona vurmaya kalkıştığında aniden "kitap nereye gitti" diye düşünmüştü. gerçekten yok olmuştu ya...

cat|minsung✓Where stories live. Discover now