Herşey bitti derken...

43 6 28
                                    

Önceki bölümden;

  Böyle kendi kendime konuşurken uyuya kalmışım. Gözümü açtığımda dün akşamki karanlık silinmişti. Aydınlanmıştı içerisi
Telefonuma uzandım . 20 cevapsız arama vardı annemden. Bu kadın da olmasa beni düşünen yoktu... Bir sürü de mesaj atmış ama hiç  birine bakmadım . Ona haber vermek istemiyordum. Sebebini tam anlayamasamda cevap yazmıyordum görüldü bile atmıyordum... Ama hayatta tek sevdiğim insan oydu.

----------------------------

      Kendi kendime böyle düşünürken , elimi yavaşça sol tarafıma götürme gereği hissettim . sanki kalbim sıkışıyor gibi hissediyordum . Girişin hemen sağındaki merdivenlerden çatıya çıkıp hava almak istedim fakat kilitliydi . Elim ayağıma dolaşmıştı niye böyle oldu , ölücekmiydim yoksa niye  kalbim sıkışıyordu bu kadar . İstemsizce gözümden yaş geliyordu . Engel olamıyordum. Hemen masanın üzerindeki telefonuma koştum ve müzik galerimden sakin bir parça açtım müzik dinlemek her zaman beni sakinleştirdi 8 yaşımdan beri sığındığım gizli bir limandı . Şimdi niye rahatlatmasındı ki .

     Düşündüğüm gibi de oldu . Yavaş yavaş gözleri mi kapattım ve derin derin nefes aldım. İyi gelmişti. Yeniden elimi sol yanıma götürdüm durulmuştu içimdeki sert fırtına... Sonunda.

       Ama ... hayır hayır ... 10 ... olamaz gözümü ovuşturup yeniden baktım . %10 şarjım kalmıştı.  Şarj aleti dee... of ya evde tabi ,,

      Aslında telefonsuzluk değildi beni telaşlandıran  çünkü ne birine haber etmeye nede biriyle konuşmaya gerek duymuyordum. Beni telaşlandıran şey artık hangi limana sığınıp müzik dinleyeceğimdi . Ben müziklerle konuşurum , onlar da benle konuşur , dinler beni . Sırdaşım oldular benim. Ben başka çare bilmem  kendimi tedavi etmek için ruhumu beslemek için ya da kulağımı tüm gereksiz seslere kapatmak için...

        Gişe bölümüne doğru ilerledim birşeyler bulurum umuduyla . Ama gişe bölümünde her hangi birşey bulamadım . Tüm binayı didik didik ettim belki unuttukları bir şarj aleti vardır diye ama yoktu . Duvarın önünde yere doğru çöktüm. Zihnimde kendimle bir süre savaştım ve yine tekrarladım

   " O seni terketmez o seni terketmez sende onu terketmezsin. Unutma sakın unutma . O senin tek ve en iyi dostun . Bir yolunu bulacaksın ve ondan vazgeçmeyeceksin. Güçlü olmayı o öğretti sakın ağlama ve pes etme SAKIN! Unutma Cenk sen bir yıldızsın ve asla düşmeyeceksin. Yıldızlar gökyüzünden asla düşmez!"

(Adı belli oldu karakterimizin "Cenk")

      Kafama koymuştum , burdan çıkıp kendi paramı kazanacak ve kimseye muhtaç olmadan kimsenin düşürmesine fırsat bile vermeden. Duvardaki büyük saate baktım . 3 ü geçiyordu saat.

     Karnım guruldamaya başlamıştı . Yiyecek bir şeyler baktım otomattan . Ağzım açık kaldı cidden nerden para koparacaklarını , nasıl kazıklayacaklarını şaşırmışlar . 1 şişe su bile 3 lira iken diğerlerinden söz etmiyorum bile ...

       Mecburen 1 paket bisküvi ve kraker aldım . Aç kalmaktan iyidir . Evden çıkmadan önce bi kaç kuruş almıştım yanıma . Ama elbet bunlarda bitecekti. Bir işe girmeliydim . Tabi önce buradan kurtulmam gerekiyordu.

     Kafamı esnetmek için sağa sola yatırdığım sırada bir şey farkettim. Kamera... Eğer yakalanırsam aldık başımıza belayı. Hemen kalkıp kamera odasına doğru ilerledim . Kapının önüne geldiğimde içimden kilitli olmuş olmasin diye dualar ettim. Kapı kolunu indirdim fakat açılmadı...Kilitliydi!

       Saat geç olmaya başlamıştı. Sabah olsun istemiyordum . Yakalanırsam hayatım mahvolurdu . Uyumamak için direndim o kapıyı açmanın bir yolu olmalıydı .
    
      Ama göz kapaklarım taşıyamayacağım kadar ağırlaşmıştı ve uyuyakalmıştım.

.................................................

Sonraki sabah saat 6;

     ( kapı sesi )

  "Hikmet abi araçtan ürünleri getiriyorum ben sen kilidi aç lütfen" 
    
    İrkilerek uyandim 10 sn öyle bakakaldım kapıya . Kilit Sesi ile kendime geldim . Telefonu kaptığım gibi lavaboya girdim yine . Başka bir yer bilmiyordum saklanacak,,

      Hikmet amca içeri girmişti . Nerden mi anladım? Ayak sesleri ve o bayık türkü sesinin yakınlaşmasına bakılırsa öyle olmalı . Kabine girdim lavaboya gelme ihtimaline karşı. Beklemeye başladım . Nasıl olsa müşteriler gelir ve bende arada kaynarım diye düşünmüştüm. Ama pek öyle olmadı.

      Biraz sonra yine o bayık ses ve yaşlıların kullandığı kalitesiz parfüm kokusu lavaboya dolmaya başladı. Allahım sen sabır ver yine o adam (Hikmet amca) gelmiş çok mu seviyor lavaboyu anlamadım gitti. Yine musluğu açıp o çok sevdiği bayık  türkülerinden mırıldanmaya başladı . Ah dedim daha kötüsü olamaz . Ama lafımı 2 dk sonra yuttum. " Dün ki kuru fasulye hazımsızlık yaptı galiba " diyerek tuvalet kabinlerine doğru ayak sesleri işittim. "Bu sefer kesin bittin oğlum Cenk" diye geçirdim içimden. Ama Allah sesimi duymuş olacakki içerden bir endişeli bir ses yükselmeye başladı

   - "Hikmet abi acil gelmen gerek acill "
    
      İçerde bişyler oluyordu anlaşılan. İçten içe sevindim belki şu adam da merak edip  gider başımdan diye . Ama yok adam ya sağır ya da ağır işitiyor bana mısın demedi . Garip bir şekilde benim olduğum kabinin önünde durdu . "Bu kapı niye kapalı ki acaba " diyerek kapıyı açmaya çalıştı ama kilitlemiştim. O sırada lavabonun kapısı pat diye açıldı ve  bir adam girdi içeri . Hızlı nefes alışverişlerini ben bile duyuyordum.

   - Hikmet abi ... (derin bir nefes çekerek)... binaya hırsız girmiş. 

-----------------------------

Evet 2. Bölüm geldi açıkçası bu bölümü yazarken daha bir heyecanlıydım.Bölümde çok heyecanlı geçti.Sanki o bina da ben kalmışım gibi sanki ben Cenkmişim gibi hissettim yazarken.Bir sonraki bölümde ne olacağını bende bilmiyorum sizin gibi hayal dünyama kalmış 😉 Bu bölüm nasıldı?🖤💫
   
 
     

The Stars Scared TooWhere stories live. Discover now