X - ❝Takvimin Karanlık Günü❞

Start from the beginning
                                    

Berk'in şaşkınlığı soluklarına yansıdığında, "Araştırayım," demişti bir süre sonra. "Borçları ne kadarmış?"

"Bilmiyorum," dedim gözlerimle odanın kapısını kontrol ederek. "Tamamını kapat. Son kuruşuma kadar kullanabilirsin."

Onunla vedalaşıp salona gittiğimde yerde büyük yastıkların üzerinde oturan Zamir ve Baran'ı gördüm. İkisi karşı karşıya oturup tavla oynuyordu. Gelip Zamir'in arkasındaki kanepede oturduğumda, "Onu yeniyorum," demişti Baran zafer edasıyla.

"Nah," diye atladı Zamir. "Ben şimdi şans öpücüğümü alacağım." Omzunun üzerinden bana baktığında ona doğru eğilip dudaklarımı omzuna bastırdım. Tekrar başını çevirdiğinde bu sefer daha hevesliydi.

Baran kaşlarını çatıp, "Gel, ağabeyini de öp," dedi sinirle.

Dudaklarım kıvrılırken ayaklanıp Baran'ın yanına gitmiş ve yanağına bir öpücük bırakmıştım. Zamir homurdanırken, "Nereden çıktı tavla?" diye sordum merakla. Daha önce ikisinin de tavla oynadığını görmemiş, duymamıştım.

Büşra kucağındaki Suzi'yi sevmeye devam ederek, "Eskiden Baran'la biz oynardık," demişti. "Sonra Zamir'e öğrettik. Ama hep yeniliyor."

Baran, "Ben artık bu oyunu kazanabileceğine olan inancımı kaybettim, Zamir," dedi alayla.

Zamir sesli bir şekilde verdiği nefesten sonra, "Neyi merak ediyorum, biliyor musun?" diye sordu. "Ben simetri hastası bir insanım. Senin gibi yamuk herifi neden yanımda barındırıyorum acaba?"

Baran elini kalbine götürdü. "Kırdın."

"Sesi geldi."

Birkaç dakika sonra Baran tavlayı kapatıp Zamir'in kolunun altına sıkıştırmaya çalıştı. "Öğren de gel!" Zamir tavlayı masaya fırlatıp ayaklandığında, "Sinirlendi! Kıyamam," dedi arkasından alayla. "Haftanın üç günü boşum. Gel de öğreteyim."

"Sallama çay bir, dallama sen iki. İkinizden de nefret ediyorum."

Zamir'in sesi odanın dışından geldiğinde Baran, büyük bir kahkaha patlattı. Baran'a dönerek, "Uğraşmasana onunla," dedim yüzümü ekşiterek.

"Aman! Kıyamaz da kocasına!"

Gözleri Büşra'ya dokunduğunda kaşları çatıldı. "Bu neden gelinin kız kardeşi gibi saçlarına maşa yapmış?"

Büşra'nın saçlarının kıvırcık olduğunu fark etmemiştim. Yüzüne de abartılı sayılabilecek şekilde makyaj yapmıştı. Ve çok güzel görünüyordu. "Suzi'yi dışarıya çıkaracağım."

"Daha çok Suzi'yi düğün salonuna götürüyormuşsun gibi süslenmişsin. Kedimize talip mi buldun yoksa? Süslenip anasına bak, kızını al taktiği mi uygulayacaksın?" diyerek bana baktı. "Ya da Mihrinaz ve Zamir düğün yapmaya karar verdi de benim mi haberim yok?"

Büşra sıkıntılı bir nefes verip, "Abartma, Baran!" dedi. "Her zamanki gibiyim." Fakat yüz ifadesi, bunu tartışmadan zevk aldığını gösteriyordu. Yoksa Baran'ın dikkatini çekmek için mi süslenmişti?

Baran eliyle ağzını kapattı. "Her zaman dudağının üzerine başka dudak çizerdin ama böyle nişan törenindeki Feriha gibi parlamazdın."

Büşra sanki eğlenmiyormuş gibi bir yüz ifadesi takınarak, "Ben mutfağa gideyim," dedi.

"Bana da kahve yapsana." Büşra gözlerini devirip mutfağa girdikten birkaç dakika sonra tek kupayla geri dönmüştü.

Baran gözlerini kısıp, "Katya, kahvem nerede?" diye bağırdı Firdevs Hanım'ı taklit ederek. Büşra ise onu umursamadı.

HALEFWhere stories live. Discover now