Bir süre diyecek bir şey aradım ama bulamayınca onun yerine sustum, hayatımızda ne çok sorun vardı böyle?

"Beomgyu sence o fotoğraf niye yarımdı?" Hevesle bana doğru yaklaşıp fısıldadığında canını yakmamaya dikkat ederek onu biraz geriye ittirdim "Yorulmuyor musun?"

"Anlamadım."

"Diyorum ki sürekli ama sürekli her saniye aklın bu işteyken yorulmuyor musun?" Alnımı alnına doğru yaklaştırdığımda Taehyun'un gözleri çoktan büyümüş ve kendini dizime doğru biraz bastırarak geri çekilmişti "Sadece bir günlüğüne bari çıkar artık aklından bunları da rahat bir uyku çek, olur mu?"

"Olur." diye mırıldandı yavaşça ama yüzündeki küçük tebessümü çoktan fark etmiştim bile "Sadece biraz geri çekilsen."

Omuzlarımdan hafifçe ittirince gülerek ona rahat bir alan sunmak için geriye yaslandım "Senin düşünmene gerek kalmayacak." dedim gözlerim karşımdaki boy aynasına takılmışken. Taehyun'a yorulduğuyla alakalı laf söylüyordum ama benim de ondan eksik kalır yanım yoktu, gerçekten de bitkin durumda olduğum dışarıdan kolayca fark edilebiliyor olmalıydı. Korku ve endişe insanı yiyip bitiriyordu "O fotoğrafı da ben halledeceğim."

"Nasıl?" Sorduğu soruya karşı kaslarım daha da gerildi, güçlü rolünü oynamaya çalışırken hep bu soruyu görmezden geliyordum. Taehyun'un az çok olanakları vardı, en azından bu tip şeylerde işine yarayabilecek üç beş kişi tanıyordu ama ben bu kafesin içinde tıkılı kaldığım için bu konuda bir fikrim yoktu.

"Bilmiyorum."

"Fotoğraf kesilmiş veya narince koparılmış gibi durmuyordu. Ne saklamak istiyor acaba?" Uykudan kapanmak üzere olan gözlerim tekrardan açıldı "Kim ne saklamak istiyor?"

"Yeonjun." dedi yine hırsla kaşlarını çatmıştı ve ona Yeonjun'u sürekli bu işlerin işine çekmesi konusunda kızabileceğimi bile göz ardı ediyor gibiydi. Yeonjun'u ne ara bu kadar gözüne kestirdiğini çözemiyordum ama bu konuda oldukça dikine gidiyordu "Fotoğrafa baktığımdaki yüz ifadesini görmeliydin." Sonra bir iki saniyeliğine duraksadı "Gerçi telaşlıdan çok biraz üzgün duruyordu ama garip olanı annen de farklıydı biraz nefesleri sıklaşmıştı. Fark etmedin mi sen de?"

"Ne ara dikkat ettin sen bunlara?" Dediklerini şimdilik ciddiye almıyordum en azından sabah uyandığında ikimiz de gayet aklı başında bir şekilde bunu tartışana kadar böyleydi. Uykusu geldiği için çenesi düşmüştü ve ağzına geleni söylüyordu sadece. "Öyle işte." Cümlesini bitirmeye kalmadan elini esnemesini kapatmak için dudaklarına yaklaştırmıştı "Uykum geldi benim."

"Dolabımdan al birkaç bir şey, yat sen. Ben annemin yanına gideyim muhtemelen seni soracaktır." Kucağımdaki kafasını kaldırıp yavaşça doğruldu yine aynı uyuşuklukla dolabıma doğru ilerledi "Sen nerede uyuyacaksın?" dedi eline gelen ilk bluzu alırken "Bakalım."

"Burada kalır mısın?"

Beklediğim soruyu sormuştu, yalnız uyumaktan korkacağını az çok tahmin edebiliyordum "Olur."

"Şimdi uyu ama geleceğim ben de beş dakikaya."

Kafasını onaylar anlamda salladığında odadan çıktım, ben odada değilken hem kıyafetlerini değiştirmesi hem de biraz kendi kendine rahatlaması ona küçük bir zaman tanımak istemiştim. Son zamanlarda sürekli olaylarla uğraşmak istiyor yalnız kalmaktan korkuyordu.

tag,you're it  | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin