9: Kalite ve Cinayet Standartları

En başından başla
                                    

"Müstahak size demek ki," diye yumuşacık bir sesle mırıldandım. "Baksanıza, ne güzel pamuk şeker gibiydim, keçi boynuzuna çevirdiniz iki dakikada beni yine..." 

Büyük bir kahkaha attığını duydum. Kulaklığı kulağımdan uzaklaştırmak istedim ancak bunu yapacak vaktim yoktu. 

"Bunları aniden mi uyduruyorsun sen?" diye sordu merakla. "Bana şu lafları toplu liste halinde iletebilir misin? Lazım oldukça kullanırım." 

"İşim gücüm yok, gece günlüğüme ağlayarak size sokacağım lafları yazıyorum... Tahmininiz bu yönde sanırım."

Ben gözlerimi devirirken onun sesi her zamanki gibi alaycı çıkıyordu. "Demek günlüğüne yazıyorsun beni... Başka neler var mesela? Anlatsana biraz." 

Duyduğum hışırtılardan yatakta kıpırdandığını düşündüm. Ancak bu sadece kıçımdan uydurduğum bir tahmin de olabilirdi. Ona soracak değildim neticede...

"Yok artık," diye homurdandım.

"Sesi çok güzel diye yazıyor musun?" Sırıtıyordu ve sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

Yavşağın tekidir yazıyorum, demek vardı... Fakat elbette demedim.

"Sizin hakkında güzel bir şey yazmaya kalksam günlerce boş sayfayla bakışırdık Ceyhun Bey," diye tebessüm ettim. 

"Yarabbi şükür," diye iç çekti. "Artık sakin olduğunda huylanıyorum. Ha şöyle, azcık sert çıkış."

Bu adam iyice dayak arsızı olmuştu, inanılır gibi değildi! 

"Ben size çıkışınca cenaze namazınızı kılacak gibi oluyoruz," diye düz bir sesle konuştum. "Emin misiniz?" 

"Yok, o kadar abartma! Tam kıvamında olsun."

"Yanına çay da ister misiniz?" diye gözlerimi devirdim. "Sipariş numarasını alabilir miyim lütfen artık?" 

"Doğru, yine unuttuk onu bak..." Telefonda tekrar bir şeyler hışırdadı. Hareket ettiğini, muhtemelen yerinden kalktığını anladım. Bir süre sessizce yeniden konuşmasını bekledim. Nihayet yarım dakikanın sonunda Ceyhun hazretleri tekrar teşrif edebildiler. 

Bir çırpıda numaraları söyledi, buna hazır bekleyen parmaklarım hızla klavyede sayıları tuşladı. 

"62 parça on iki kişilik porselen yemek takımı mı?" 

Karşıma çıkan ekrana saf saf bakarken Ceyhun esnedi. Yine sabah bağlanan ilk müşterilerden biriydi... 

"Evet evet... Onun gümüş rengi var mı? Bunu değiştirmek istiyorum."

Bu adam on iki kişilik yemek takımını ne yapacaktı? Şaşkınca kirpiklerimi kırpıştırırken ürünün renk seçeneklerine göz atıyordum.

"Evet Ceyhun Bey," diye onayladım. "Sitemizden satın almış olduğunuz ürünün gümüş renk seçeneği de bulunmaktadır."

"Annem onu seviyormuş," diye açıkladı. "Değiştirebilir miyiz sana zahmet olmazsa?"

"Ne zahmeti estağfurullah," diye mırıldandım değişim talebi için kayıt oluştururken. Bu konuşmadaki mantıklı taraf çoktan valizini toplamış, bize el sallayarak uzaklaşmıştı... 

"Anneniz çok güzel bir seçim yapmış," dedim bilmişçe dudağımı büzerken. 

"Ben altın rengini daha çok sevmiştim," dedi karşımdaki adam. "Ama sen ne anlarsın falan diye bir ton zırvaladı. Napalım, değiştireceğiz mecbur. Zaten ben değil, kendisi kullanacak. Şimdi hiç kafamı şişiremem."

OPERATÖRE BAĞLANIYORSUNUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin