4: Şeytanla Dans

58.1K 5.6K 5.1K
                                    

"İyi günler. Anında Yanında müşteri hizmetleri ile görüşmektesiniz. Görüşmelerimiz hizmet kalitesi ve güvenliği adına kayıt altına alınacaktır."

Parmaklarım yeni bir kayıt için hızla klavyenin üzerinde gezinirken suratıma yerleştirdiğim yapmacık tebessümün sesime yansımasına izin vererek hafifçe sandalyemde doğruldum.

"İsmim Serce. Size nasıl yardımcı olabilirim?"

"Bugün yedinci deneyişimde tutturdum."

Kulağıma değen sesin tınısı bana fazlasıyla tanıdık gelince aniden irkildim. Hayır...

Şaka yapıyor olmalıydı. Bunu bir kez daha denemiş olamazdı!

"İsmimi sormadın," diye mırıldandı usulca. Uzun süre cevap vermediğim için konuşmayı kendisi sürdürmek istemiş olmalıydı. Panikle ekrana doğru eğilip mikrofonuma hafifçe dokundum.

"İ-isminizi öğrenebilir miyim?"

"Ceyhun."

Ve iki hecelik bir kelime beynimdeki bütün kırmızı alarmları öttürmeye, kontrol mekanizmalarımı harekete geçiren tüm sinyallerin birbirine girmesine sebep olmasına yetti. İnanmakta güçlük çektiğim bu şeyi algılamak başta fazlasıyla zamanımı alsa da sonradan hızlıca toparlanmak zorunda kaldım.

Kayıt devam ediyordu ve geçen her saniye görüşmeyi aptal bir yere sürüklüyordu. Afallamış ve dengem sarsılmış olabilirdi ancak bir müşteri temsilcisinin daima hazır cevap olması ve böyle şaşkınlıklara izin vermemesi gerekirdi!

"İyi günler Ceyhun Bey," dedim olabilecek en resmi ses tonumu kullanarak. "Size nasıl yardımcı olabilirim?"

Bu defa susma sırası ondaydı. Aramızda dokuz buçuk saniyelik bir sessizlik doğdu. Ekranı hızla takip eden gözlerim fıldır fıldır dönüyor, bir görüşme saatine, bir de Radar Rafet'in bizi dinleyip dinlemediğini gösteren kırmızı kontrol paneline ilişiyordu.

Neyse ki yine sabahın erken saatlerinde olduğumuz için sıkıntı edilecek bir durum yok sayılırdı. Ama on dakika sonrası için aynı şeyi söyleyemezdim. Bu adamın ne zaman kimin ses kaydını dinleyeceği hiç belli olmazdı!

Boşuna radar demiyorduk...

"Modem," diye konuştu karşımdaki genç adam. Sesi kararsız çıkıyordu.

Derin bir nefes verdim. Eh be Ceyhun... At yalanı, seveyim sana inananı.

Tıpkı önceki görüşmemizdeki gibi bunu anlık bir kararla uydurduğunu gayet iyi anlayabiliyordum. Uzun süredir bu işi yapan biri olarak karşıdaki müşterinin gerçekten bir ürünle ilgili sorun yaşayıp yaşamadığını ayırt edebilme kabiliyetine sahiptik.

Ve bu adam kesinlikle modemiyle sorun falan yaşamıyordu.

"Modemle ilgili sorununuz nedir?" diye sordum düz bir ses tonuyla.

En ufak bir duygu belirtisi göstermemeye çalışıyor, sahiden üstün bir çaba harcıyordum. Oysa ki şaşkınlığım had safhadaydı! Söylediğini yapmıştı. Defalarca denemiş ve en sonunda telefonda bana denk gelebilmişti. Önümüzdeki 100 görüşme için bunu yapmayı kafaya koyması bende bayılma isteği uyandırıyordu.

Şu manyaklık herhangi bir kayıtta açığa çıksaydı... Yiyeceğim azarın haddi hesabı olmazdı!

Resmen müşteriye trip atmakla suçlanacaktım. Yalan mıydı? Değildi tabii! Adam vicdan azabı çeksin diye resmen bok gibi hissettirmiş, üstüne dalga geçerek yüz kere aramasını söylemiştim.

OPERATÖRE BAĞLANIYORSUNUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin