9.BÖLÜ(M)

1.5K 138 216
                                    

Tamamen ahraz kesilmiştim.

Araba yolculuğu boyunca dilime vurduğum kilit, evinin önünde durduğumuzda ve sessizce içeri girdiğimizde de bozulmamıştı. Açıkçası hissettiğim gerilim ve midemde hissettiğim burkulma öylesine fazlaydı ki, aldığım nefesin bile yarısında göğsümde tıkanmasını sağlıyordu. Xiao Zhan koridorun sonunda kalan ve bodruma açılan kapıyı geçmem için açınca, ürkek bakışlarımı onun amansız gözleri ile buluşturmuş ve hissettirdiği baskıdan ötürü başımı aşağı eğip, bodruma açılan merdivenleri yavaşça inmeye başlamıştım.

Oldukça tedirgindim. Bilinmemezliğin getirdiği heyecan kanımda gezinse de, korku kesinlikle daha da baskın kalıyordu.

Hissettiğim korku, karanlık olan odada birkaç adım attıktan sonra ışığın açılması ile etkisini daha da arttırmıştı. Karşılaştığım manzara karşısında nutkum tamamen tutulmuş, bir adım gerilerken dudaklarımın şaşkınlıkla aralanmasını sağlamıştı. Ardımdan Xiao Zhan'ın kapıyı kilitleyip merdivenleri indiğini duyabiliyordum lakin önümdeki şeylere bakarken bu umurumda olan son şey dahi değildi.

Tamamen mor ve siyahın hakim olduğu odanın duvarlar boyunca, camdan dolaplar yapılmış ve dolapların içi çeşitli işkence aletleri ile doldurulmuştu. Kırbaçlar, sopalar, kürekler, şaplak kürekleri ve kelepçeler özenle asılmıştı. Göğüs kafesi ve kafa sınırlandırılmaları deri olduğunu görünüşünden bile belli ederken, köşede duran yüzsüz bir mankene giydirilmişti. Duvardaki askılıklarda asılı duran esaret askısı renk renk dizilmişti. Normalde takıların dizilmesi için kullanılan büyük ve geniş iki masa tam ortaya yerleştirilmişti. İçinde çeşitli maskeler, göz bantları, penis kısıtlayıcı iç çamaşırı ve gag kiti; açık bacak kemeri, göğüs kelepçesi, göğüs pompası, meme ucu kitine bağlı tasmalar, ayak bileği manşetleri ve kipler vardı. Çeşitli vibratörler ve dildoları saymıyordum bile. Tanımadığım kadar aşinası olduğum şeyler de barındırıyordu.

Odanın tam ortasında geniş, bağlanmaya müsait bir yatak ve hemen karşısında asılmak için belli olduğu demir bir alan vardı.

İşte şimdi cidden işim bitmişti. Belki de Fanxing haklıydı, gerçekten sevişirken ölecektim.

"Bu sikim de nesi?" diye soludum şaşkınlıkla. Olduğum yerde put gibi dikilmiş, aralıklı dudaklarımla hareket yetimi kaybetmiş gibi sadece etrafımı inceliyordum.

Birkaç saniye sonra ensemde hissettiğim sıcak nefesle beraber, Xiao Zhan'ın dudaklarını kulak mememin hemen altında hissetmiştim. Bir eli karnımın etrafından bedenimi sararken kendisine doğru bastırmıştı.

"Benvenuto nel mio mondo, figlio (Dünyama hoş geldin,oğlum.)"

Söyledikleri ile sertçe yutkunmuş, dönmeye başlayan başımla beraber avuçlarımı içe doğru kıvırmıştım. Aynı anda arkama bakmadan kaçmak, burada kalıp sonuna kadar yaşanacak her şeyi deneyimlemek istiyordum. Xiao Zhan'ın beni buraya hangi gaye ile getirdiğinin farkındalığı, bacaklarımdaki tüm kanın vücudumdan çekilmesini sağlıyordu.

"Bana ne yapacaksın?"

Fısıltıdan farksız olan sesim ona ulaştığında, karnımda duran parmakları yönünü kasıklarıma çevirdi. Ruhsuz bir gülüş dudaklarından kısıkça dökülmüş, kulak mememin altındaki dudaklarını kaydırarak şakaklarıma ulaşmıştı.

"Ne yapmak istersem."

Kasıklarıma kayan kemikli parmaklar, üzerimdeki tişörtün eteklerini bulup tek bir hareketle yukarı kaydırarak gövdemi çıplak bıraktı. Karşılık bile veremiyordum, tek yaptığım bir sonraki hamlesini tedirgin gözlerimle incelemekti. Odanın içindeki serin hava anında üst bedenimi sarmalarken, Xiao Zhan vakit kaybetmeden şortumun lastiklerini iç çamaşırım ile kavrayıp aşağı indirdi ve tamamen karşısında tekrardan nü kalmamı sağladı. Bedenimde bıraktığı emareleri henüz tazeyken, üzerlerini daha büyük şeylerin kaplayacağının bilincindeydim. Titrek bir soluk tam da bunun farkındalığı ile ciğerlerime sızdı.

Salvatore |yizhan|Where stories live. Discover now