Bölüm 11

7.1K 176 82
                                    


Yemeğimizi bitirip Erdem'in arabasına binmiştik. Yolculuk kısa olmadığı için, parmaklarım radyoya uzandı.

Erdem parmaklarımı tutup geri çekti. ''Şarkı seçme hakkı benim olsun mu?'' dedi derin bir şekilde yolu takip ederken. Kafamı 'evet' anlamında salladım. Telefonunu bağladı ve bir şarkı açtı.

Kaan Boşnak - Bebeğim

''Seni kucağında bebeğimle görmek isterim

Bir an olsun uzağa gidersen seni eğer özlerim

Ne olursun sen üzülmeGülüşünle beni benden alsana kalsın, sözlerim
Sana nasıl sürüklendim
Senin için temizlendim
Gözümün içine bak, elini uzat gerisini ben üstlendim''


Öyle bir şarkıydı ki bu, başlar başlamaz beni en derinden etkilemişti. Şarkı başladığı ilk saniyeler Erdem beni izlemeye başlamıştı. Şarkı bitince de sordu. ''Beğendin mi?''

''Çok manidar'' dedim gülerek. Cevap vermedi. Bazı anlar öyle davranıyordu ki, aslında beni duyuyordu fakat duymamış gibi davranıyordu.

Ne çok uzun, nede çok kısa bir yolculuktan sonra eve varmıştık. Önce Erdem indi, sonra da ben. Erdemin soracağı şeyi çok merak ediyordum ve eve girer girmez ''Evet, eve geldik. Seni dinliyorum'' dedim. Erdem beni takmadı ve market poşetlerinden aldığı viskiyi dolaba koydu. 

Koltuğa oturup gelmesini bekledim. ''Önce git üzerini değiştir, pijamalarını falan giyin. Sonra buraya gel''

Odama çıktım ve pijamalarımdan saten pudra pembesi takımımı giyindim. Makyajımı sildim. Saçımı da topuz yapıp tüylü pembe pofuduklarımı giyindikten sonra aşağıya indim. Hava kararmıştı, dışarısı çok güzel görünüyordu. Erdem mutfakta biraz soğumuş viskisini çıkartıp, bardağına dolduruyordu. Buz eklemişti. Kafasını mutfaktan çıkartıp beni süzdü. Daha sonra büyük bir bardağa süt koyup bir elinde viski,  bir elinde de sütle geldi. Elindeki süt bardağını bana uzattı.

''Süt çok soğuk değildi, dışardan. İstiyorsan ablaya söyle, ısıtsın. Bal da koyabilir'' dedi.

''Gerek yok, teşekkür ederim'' dedim ve sütü aldım.

''Seni böyle pembe pembe çocuk gibi görünce, sütünü de eksik etmek istemedim. Ayıcık da ister misin?'' diye sordu aşağılayarak.

Gözlerimi kıstım. ''Ayıcığa gerek yok, sen yetiyorsun'' dedim alay ederek.

Biraz gerilmiş olmalıydı, suratı düştü. Çaprazımda oturuyordu. Viskisinden bir yudum aldı ve meraklı gözlerime kenetledi kendisini.

''Selin'' dedi.

''Evet?''

''Bana ait olduğun için pişman mısın?'' diye sordu.

Afalladım. Evet, bu zamana kadar kimseyle hiçbir şey yaşamamıştım. Erdem benim ilkim olmuştu. Ona ait olmak? Bunu yaşadık diye, ona ait mi olmuştum sahiden? Neyse.

''Sana ait olmak?'' diye sordum vereceğim cevabı düşünmeye zaman kazanmak için.

''Evet Selin, sen o geceden sonra artık bana aitsin'' dedi ve saçımı tuttu. Fakat şiddete eğilimli değil, kibar bir şekilde tuttu. ''Saç tellerine kadar, her şeyinle artık bana aitsin'' dedi ve saçlarımı yavaşca bıraktı. Bu biraz beni ürkütmüştü. Oturduğum koltuktan küçük bir mesafeyle geriye gittim. 

Az daha Erdem'e olan oyunumu unutuyordum. Bir yalan patlattım. Tekrar ona yakınlaşıp elini tuttum.

''Sana aşık olana kadar pişmandım Erdem. Fakat sana aşık olduktan sonra düşüncelerim değişti. Ben bir ömür sana ait olmak istiyorum, kucağımda bebeğimle.'' 

Bebeğimin babası Mafya!Where stories live. Discover now