Bölüm 22

5.9K 187 63
                                    

Birbirine kenetlenmiş iki beden..
Selin ve Erdem.
Birbirlerinden ne kadar nefret etselerde aradaki ten uyumu onları birbirlerine kenetliyordu.
Alarm çalınca Erdem sakladığı telefonuna uzandı ve alarmı kapattı. Sağına döndüğünde ise gözlerini kamaştıracağı bir manzarayla karşılaştı. Bebek gibi uyuyan Selin.. Ağlamaktan yüzü ve göz kapakları şişse de haala Erdem için dünyanın en güzel kızıydı. Eli Erdemin göğsündeydi. Öyle bir sarılmıştı ki, sanki sığınabileceği tek kişi Erdemmiş gibi.
Erdem biraz Selin'i izledikten sonra kalktı. Selin ise Erdem'in onu sarsması üzerine uyandı.
"Kalk hazırlan, on beş dakikan var" dedi Erdem.
Selin apar topar kalkıp elini yüzünü yıkadı sonrasında ise üzerine rahat birşeyler geçirdi. Saçlarını da toplayıp çantasını aldı ve kapıya Erdemin yanına indi. Gece çıkardığı gelinliği paketlenmiş, arabaya konmuştu. Belli ki İstanbula yola çıkıyordu.
Arabaya geçtiler ve sessiz olan kısa bir yolculuktan sonra boş bir araziye geldiler.
Selin, gördüğü helikopter karşısında şok oldu. "Bunla mı gideceğiz?"
"Noldu, beğenemedin mi?" Diye sordu Erdem.
"Hayır ama ilk defa helikoptere bineceğim, korkuyorum biraz. Uçağa bile zorunda olmadıkça binmiyorum"
"Tamam, şu an zorundasın. Uzatma bin. Seninle araba yolculuğu çekemem"
"Eşyalarımız?"
"Eşyalar İstanbula gitti bile Selin. Derdin bu mu cidden? Orada seni sürüyle eşya kıyafet bekliyor merak etme"

Aslında Selin, gelinliğini merak etmişti.
Çalışanın yardımıyla helikoptere bindiler ve uçuşa başlamadan hazırlıklarını yaptılar.
Helikopter haraket ettikçe Selin ürküyordu, kalbi çok hızlı bir şekilde atıyordu. Refleks olarak elini Erdem'in elinin üzerine koydu ve tırnaklarıyla sıktı.
"Tırnaklarını geçirme!" Diye sesini yükseltti Erdem.
"Korkuyorum"
"Selin bıktım senin şu tavırlarından. Kapat gözünü uyu kısa sürecek"
"Korkuyorum diyorum neden anlamıyosun"
"Sen mi korkuyorsun? Korksaydın beni kandırmazdın. Şimdi dişini sık ve tadını çıkar çünkü indikten sonra kalbin daha hızlı atacak"
"Ne yapacaksın bana?"
"Kes sesini Selin"

Selin uykusunu alamadığı için biraz uyumuştu ve vardıklarında ise sallana sallana arabaya bindi.

"Nereye gidiyoruz Erdem?"
"Şimdi gerçeklerle yüzleşeceksin, ve bu bana zevk verecek"

Yolculuk boyunca Selin neyle karşılacağını düşündü. Mantıken Erdem onu öldüremezdi, yada bedensel olarak bir zarar veremezdi çünkü onun bebeğini taşıyordu. O yüzden biraz rahattı.
Arabayla Selinin tanıdığı sokaklardan geçmeye başladılar. Yavaş yavaş Selin fark etmeye başladı.
"Evime mi gidiyoruz?" Dedi sevinçli bir şekilde.
Erdem, çarpık bir şekilde gülümseyip cevap verdi. "Gidelim bakalım haala evin mi"
Selin tekrar korkmaya başladı. Evin önüne geldiklerinde hiç beklemeden indi ve koşa koşa kapısına çıktı. Erdem ise yavaşca inip arabaya yaslanarak kapının önündeki Selini izledi.
Kapıyı, Selinin annesi açtı. Selin gözleri dolu dolu annesine baktı ve sarılmak için uzandı. Annesi, Selin'i öyle bir itti ki Selin merdivenin üzerine hafifçe düştü.
Erdem hızlı adımlarla gelip Selini kaldırdı. "İyi misin Selin"
Daha sonra kafasını kaldırdı ve Selinin annesine "Bir daha ona dokunursan sonuçları çok ağır olur" dedi.
Selin, ne olduğunu haala anlamamıştı.
"Anne.. Sana geldim yalvarırım beni içeri al"
"Defol git kapımdan, benim senin gibi kızım yok!" Annesi, tam kapıyı Selinin yüzüne kapatacakken babası çıktı. "Yürü git altına yattığın adam tutsun tasmanı!"
Selin, neye uğradığını şaşırmıştı. Gözyaşlarına hakim olamıyordu. Erdem lafa girdi. "Ne oldu, gönderdiğim paralar yetmedi mi?"
"Üç kuruşluk kız için binlerce lira göndermene gerek yoktu, ama sana da eyvallah borçlarımızı kapattık." Dedi Selinin babası.
"Baba.. Ben karşındayım. Benim ben, kızın. İyi miyim diye sormayacak mısın? Beni zorladılar mı diye sormayacak mısın?"

"Sen daha beterini hak ettin. Defol gözüm görmesin seni. Bir daha bu semte adımını bile atma. Bizim senin gibi kızımız yok, kocan baksın sana!"
Kapı, Selinin yüzüne öyle bir kapandı ki Selin dizlerinin üzerine çöktü. Haala olayın şokundaydı. Erdem ise eğildi.
"Üzgünüm demek isterdim ama gram üzgün değilim Selin. Çünkü dün akşam bende dizlerimin üstüne çöktüm biliyor musun? Kaçıp kavuşmak istediğin aileni gördün mü? Sana tek sahip çıkan kişinin ben olduğunu öğrendin mi? Şimdi kalk"
Selini tutarak kaldırdı ve arabaya bindirdi. Eğilip onun emniyet kemerini taktı. Selin haala şokta olduğu için yaptığı tek şey boşluğa bakıp ağlamaktı.
Bir on dakika sonra kendisine geldi ve Erdem'e döndü.
"Ne parası bu?"
"Polise gitmesinler diye babana ödeme yaptım, ama seni aramak için yeltenmediler bile. Hamile olduğunu öğrendikleri an sildiler seni"

"Allah kahretsin.. Hepsi senin yüzünden!"

"Selin.. Beni suçlayacak zamanı çoktan geçtin. Ben elimden geleni fazlasıyla yaptım"

Deniz manzaralı bir yolculuğun ardından İstanbulun en nezih bölgesi Sarıyer'e geldiler.. Muazzam bir yalı. Bahçesinden girip kapıya ilerlediler ve çalışan bir kadın açtı kapıyı.
"Selin hanım, Erdem bey. Evinize hoş geldiniz"
Lüks döşenmiş bir yalı, huzur verici bir ortam. Selin denizi görünce ilerledi ve rıhtıma çıktı. İlk defa böyle bir eve gelmişti. Sadece dizilerde gördüğü ev, artık ona aitti. Koltuğa oturdu ve denizi izledi. Bu saatten sonra ne olacaktı, onları düşündü. Ailesi onu istemiyordu.. Aslında ayaklarının üzerine basabildirdi tek başına mücadele edebilirdi fakat kendisini o kadar güçlü hissetmiyordu.
Erdem ise Selinin karşısına geçip oturdu.
Çalışan kadın Hale hanım geldi ve "Efendim ne arzu edersiniz? Kahvaltı hazır, dilerseniz yemek salonuna buyrun"
"Yok hale, önce bize iki filtre kahve istiyoruz. Selin sütlü içer. Kahvaltı sonra"
Bir kaç dakika sonra Hale kahveleri getirip bıraktı. Selin, haala sağına dönmüş denizi izliyordu.
"İyi misin?" Diye sordu Erdem.
"Değilim, istediğinde buydu zaten"
"Bebeğim için soruyorum"
"Değilim Erdem değilim"
"Selin.. Sana bir şey soracağım. Neden beni kandırdın?" Diye sordu Erdem sakince.
"Karşında kaçırılmış, bir şeylere maruz bırakılmış bir kız var. Ne yaptığımı bilmiyordum Erdem. Şu an olsa, şuan da aynısını yaparım. Korktum anlıyor musun? Ben bu yaşıma kadar karakola bile gitmedim. Etrafımda kaba saba adamlar, hepsinde silahlar var ve ben kaçırılmışım. Ne yapabilirdim Erdem? Ne bekliyordun?"

"Ben seni korudum Selin, seninle sabahlara kadar oturdum konuştum. Her şeyi tek tek anlattım. Sen ne yaptın? Selin ben hayatımda ilk defa bir kadına güvendim biliyor musun. Beni bin pişman ettin"

"Bundan sonrası ne olacak Erdem?"
"Haala hatanın farkında değilsin, bir özür dilemekten bile acizsin.

"Bak.. İyi hissedeceksen özür dilerim. Fakat benim için hatta bizim için önemli olan bu saatten sonrası."

"Artık buradasın Selin. Gidecek yerin varsa buyur kapı orada. Şunu da bil, o kapıdan çıktıktan sonra hayatının en kötü günlerini geçireceksin. Babam yakanı asla bırakmayacak. Cesaretin varsa buyur"

Bebeğimin babası Mafya!Where stories live. Discover now