Bölüm 13 (TEMAS)

7.8K 180 42
                                    

Ağlamaktan kızaran gözlerim uykumu getirmiş olmalıydı ki, anca öğleden sonra uyanabilmiştim. Sabahki kahvaltı sırasında yaşanan olaylar, daha sonra Erdemin kolumdan çekiştirerek beni odaya fırlatması beni hem korkutmuş hem üzmüştü. Ağlarken uyuya kalmış olmalıydım, az çok anımsıyordum. Kolum sızlıyordu.. Kızarmıştı, hatta morluğa yaklaşmıştı. Erdem yüzündendi.

Kalkıp kapıyı kontrol ettim. Odamın kapısını kilitlememişti. Son durumu merak ettiğim için aşağıya indim ve temizlik yapan Reyhan hanımı gördüm.

''Herkes nerede?'' diye sordum.

''Çıktılar Selin hanım''

''Ne kadar oldu?''

''Kahvaltıdan sonra çıktılar. Erdem bey akşam yemeğine yetişeceğini söyledi sadece''

Büyük ihtimal Erdem'in babası amcası ve yengesi burada kalmayacaktı. Onu düşünerek üzerime rahat bir şeyler geçirdim ve mutsuzluğumun geçmesi adına güzel bir film açtım. 

Aşçı Irmak abla elindeki poşetleri açıyordu. Yanına gittim.

''Kolay gelsin Irmak abla''

''Ah, sağ olun. İstediğiniz bir şey var mı?''

''Abla akşam yemeğinden önce bana bir atıştırma tabağı hazırlasan iyi olur. Kahvaltıyı da yapamadım, açım''

Gerçekten kendimi aç ve halsiz hissediyordum. Zaten bir şey yiyememiştim, yesem bile hamile olmam beni çok çabuk acıktırıyordu. Kısa bir süre geçtikten sonra Reyhan abla çok güzel tabaklar hazırlayıp tepsiyle önüme getirmişti. 

''Afiyet olsun''

''Eline sağlık abla''

Tost, patates kızartması, soğan halkaları, sosis, salata.. Yani çok sağlıklı olmasa da canım çekiyordu. Belki de hamileliğin verdiği etkiden dolayıdır. 

Film, dizi, kitap derken zamanım geçmişti. Kapı çalınca Reyhan abla kapıyı açtı. Gelen Erdemdi. Sesinden Erdem olduğunu anladığımda dönüp bakma tenezzülünde bile bulunmadım. Yanıma gelip koltuğa oturdu ve kumandayı alıp televizyonu kapattı. Yüzüne bakmıyordum. Baya beni izledi, daha sonra sinirlenerek yüzümü narin bir şekilde tuttu. Yavaşça kendine çekti. 

''Ne var Erdem?''

''Nikah işlemlerini başlattık sayılır. Bir takım şeyler kaldı sadece. Haberin olsun''

''Sağ ol haber verdiğin için'' dedim alaycı bir şekilde.

''Selin, hareketlerine çeki düzen ver artık''

''Ne yaptım Erdem? Baban bana bin tane şey saydı. Ağzımı açmadım, edebimle bahçeye çıktım. Sen geldin, beni sakinleştirmeye çalıştın anlıyorum ama o an yalnız kalmak istedim ve sende beni yalnız bırakmayınca sesimi yükselttim. Sen bana neler yaptın, bir kere sesimi yükseltmişim çok mu?''

''Değil bana sesini yükseltmek, sen sana verdiğim kelime klavuzunun bile dışına çıkamazsın.''

Artık bu saçmalıklardan kurtulmam için, dışarıya ulaşabilmem için Erdem'in güvenini hemen kazanmam gerekiyordu. Daha fazla dayanamazdım, o nikahı kafama silah dayayıp yaptıracaklarını biliyordum. Başka şansım yoktu. Tek yapabileceğim Erdem'in güvenini kazanmak ve ondan bana özgürlük sunmasını beklemekti. Daha sonra sağlam bir planla ondan uzaklaşmayı başarabilecektim. 

Bu yüzden kelimelerimi düzgün seçmem gerekti. Erdem'in suyuna gitmem lazımdı.. Ne kadar sinirlensem de sinirlendiğimi belli etmemeye çalıştım ve sakinleştirdim kendimi. Ufak bir plan yaptım, yakınlaşmak adına.

Koltukta yanına kaydım ve koynuna sokuldum. Afalladı, duraksadı. Yaslandı gevşetti kendisini. Rahat bir pozisyon aldık. ''Neyse Erdem, özür dilerim. Sana ait olmanın tadını çıkartmak yerine boş boş mevzular yaratıyorum işte..'' dedim ve elimi göğsünde gezdirdim. 

''Sadece dikkat et Selin, başka bir şey istemiyorum. Bana ayak uydur''

''Canım sen ne dersen o olsun, ben seni kaybetmek istemiyorum. Çok zor buldum zaten''

Ne zaman Erdemle yakınlaşsam, ateşim çıkıyor ve libidom yükseliyordu. Erdeminde öyle olmalıydı, bakışlarından ve vücut ısısından anlıyordum. Kafamı çevirip yüzüne yakınlaştırdım. Önce bi düşündü, sonra elimle yanağımı tutarak beni öpmeye başladı. Karşılık veriyordum, çünkü şu an vücudum otomatik olarak ona yöneliyordu. Bedenim onu istiyordu. Mantıklı düşünemedim, hatta düşünme gücümü kaybettim. Her şeyi bedenime bırakmıştım. Sadece deli gibi öpüşüyorduk. Erdem'in öpüşmesi şiddetlenince, bende kendimi kaybedip koltukta yaslanarak oturan Erdemin kucağına oturdum ve öpüşmeye onun kucağında devam ettik.

Onu hissedebiliyordum.. Kucağındaki sertliği, hissedebiliyordum..

Kalçalarımdan kaldırarak beni tuttu ve kucağına alarak odasına götürdü. Kapıyı kapatıp beni kapıya yasladı. Öpüşmeye yine devam ediyorduk, bu kez daha sıcak daha hararetliydi.

Elimden tutup beni yatağına fırlattı. Daha sonra tişörtünü çıkarttı. O kaslı vücudu zaten mantıklı düşünmeme engel oluyordu, kendimi ikinci kez kaybediyordum ve bu sefer kendimdeydim.. Alkolün etkisi yoktu, Erdem'in etkisi vardı. Erdemin bakışları beni sarhoş ediyordu..

Üzerimdeki kıyafetleri usulca çıkarttı, kalan tek şey çamaşırlarım oldu. Ben uzanırken üstüme geldi, dudakları boynumda geziyordu.. Bacaklarımla üstteki Erdem'in sırtına bağdaş kurdum. Bacaklarımı onun vücudunda kenetleyince, onu daha çok hissedebiliyordum. 

Kulağıma fısıldadı.

''Selin..''

''Efendim''

''İstiyor musun''

''İstiyorum''

Artık üzerimde çamaşır bile kalmamıştı, kendimi acıya ve zevke bıraktım..

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :)

Bebeğimin babası Mafya!Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu