25 - teklif bekliyor

1.2K 144 68
                                    

pazar günü seungmin ve hyunjin tüm gün evde pinekleyip tam bir dinlenme günü yapmışlardı. seungmin bazen jeongin'i arayacak gibi oluyor ama son anda vazgeçiyordu. yüz yüze konuşmanın daha etkili olacağını düşündüğü için sabretmişti.

yanında hyunjin'le strayal'e ilerlerken güvenlik kulübesindeki minho'ya zoraki bir gülümseme verdi. hyunjin o tarafa doğru bakmıyordu bile. açıkçası hyunjin gergin sayılabilirdi, sabahtan beri pek konuşmamıştı.

personel odasına girdiklerinde jeongin'i blok sorumlusu topluluğun arasında buldular. anlatılan bir şeyi yüzündeki küçük gülüşle dinliyordu. yönetim şefinin ve yardımcısının geldiğini gören birkaç sorumlu yerlerinden kalkmışsa da jeongin ve etrafındakiler henüz fark etmedikleri için oturmaya devam ettiler.

"günaydın."

hyunjin konuşunca onlar da duyup kalktılar. jeongin önce hyunjin'e, sonra seungmin'e kaçamak bakışlar atıp birkaç adım yaklaştı. şimdi sorumlular öylece dikilmiş görev dağılımı bekliyordu.

"B blok sorumlularının ekstra bir görevi yok. kiradakilerin kontrol günü olması lazım, ona dikkat edin."

sözün muhatapları odadan çıkınca A blok sorumluları kalmıştı. seungmin, doğrudan aralarında neredeyse parlayan jeongin'e bakarken çocuğun yüzünden bir şeyler anlamaya çalışıyordu.

"jaemin, sen daire teslimlerini al. sehyung, sen de sayıma geçebilirsin."

"tamam şef."

sehyung sevimlice gülümseyip jaemin'in elinden çekiştirdi ve jaemin'in hoşnut olmayan suratı eşliğinde odadan çıktılar.

"johyun sen doris'le irtibata geç. geçen günkü sorun çözülmüş mü, ona bir bak."

hyunjin bakışlarını jeongin dışında kalan son sorumluya çevirip donuk donuk baktı.

"yangyang, sana bir iş bulamadım. sen de çık birine yardım et işte."

çinli çocuk şaşkınca kafasını sallarken seungmin gülmemek için kendini zor tutuyordu. başından beri bu anın geleceğini tahmin eden jeongin ise içten içe sırıtmakla meşguldü fakat yüzünü bir duvar gibi tutmak konusuna ciddi çaba sarf ediyordu.

sonunda yangyang da odadan çıktığında hyunjin personel odasının kapısını kapattı. seungmin de bir çırpıda jeongin'in yanına varıp tek elini beline attı ve yanağına bir öpücük kondurdu. bunun ortamı yumuşatacağını düşünmüştü ama hiç de öyle olmamıştı, karşısındaki çocuk rahatsız olmuş gibi kendini geri çekti. olayı öylece izleyen hyunjin bile birkaç adımda yanlarına yaklaşıp dikkatlice jeongin'e baktı.

"jeongin, nasılsın?"

"iyiyim, şefim."

küçük gözlerinin önüne düşen siyah saçlarının arasından hyunjin'e bakarak konuştu. hyunjin karşısında bir ilah gibi dikilirken dudaklarına yapışmamak çok zordu.

"bence değilsin."

az önceki olayın şokunu atamamış seungmin mırıldandığında jeongin olumsuz anlamda kafasını salladı. bunun seungmin'i endişelendirdiğinin farkındaydı ama hoşuna gitmiyor da değildi. elini, jeongin'in belinden çekmek zorunda kaldı.

"şefim ve tabii, yardımcı şefim," bakışlarını ikisi arasında çevirirken ekledi, "benim görevim ne?"

hyunjin kaşlarını çatıp sağ elini jeongin'in saçına çıkardı ve hiçbir amacı olmadan biraz oyalandı.

"düşünmedim."

jeongin tekrardan kendini geri çekip konuştu.

"ama ben de bir strayal çalışanıyım sonuçta. siz de benim yöneticimsiniz. bana da bir görev vermeniz gerekiyor. boş boş duramam."

strayal, hyunjeongminWhere stories live. Discover now