}5{

2.1K 228 232
                                    

Saçlarımın arasında hafif bir esinti hissetmemle gözlerimi araladım. Bir anlık uyku sersemliğiyle ormanda uyandığımı düşünsem de Hyunjin'in odasında uyanmıştım. Hemen görüş alanımdaki pencerenin kapalı olduğunu gördüğümde rüzgarın nereden geldiğini düşündüm. Yatakta doğrulmak için hamle yaptığımda ise belimde hissettiğim kollar bana engel olmuştu.

Aklıma türlü türlü senaryo gelirken korkuyla yattığım yerde arkamı döndüm. Bana sarılan ve nefesi saçlarıma çarpan kişinin Seungmin olduğunu görünce gerilen bedenimi serbest bıraktım.

Neden orada uyuduğumu ya da neden Seungmin'in bana sarılıyor olduğunu düşünmemeye çalıştım. Jisung'ın ya da Hyunjin'in bizi o halde görmemesi için Seungmin'i uyandırmadan kollarından sıyrılmam gerekiyordu. Kolunu yavaşça kaldırmaya çalışırken içeriden bir bağırtı duyuldu.

Seungmin mırıltıyla uyandığında bir anlığına göz göze geldik ve ne diyeceğimi bilemedim.

Aklıma gelen ilk şey ise, "Eline koluna sahip çık," oldu.

"Sana da günaydın," dedi Seungmin gülerek. Yatakta doğrulduğunda, "Burada mı uyumuşum?" diye sordu kendi kendine konuşurcasına.

"Görünüşe bakılırsa öyle."

"Rahatsız ettiysem üzgünüm," dediğinde az önce sahip çıkamadığım ses tonum yüzünden cidden rahatsız olduğumu düşündüğünü fark ettim. "Hyunjin ve Jisung'ın uyuması için saat 2'ye dek bekledim. Sanırım ben de pek gece insanı değilim. Onlar uyuduktan sonra da ikisini salona taşımam gerekti."

"İkisini burada bırakıp beni salona götürseydin olmaz mıydı?"

"Rahat etmeni istemiştim." Ardından kendini işaret etti. "Yani ben gelene kadar. Aslında sen koca yatakta tek başına özgürce uyursun diye düşünmüştüm, bu yüzden yere yatak serecektim ama uyuyakalmışım."

Yanımda uyuyakalması için öncelikle yanıma yatması gerektiğini söylemek istedim ama yapmadım. Onun yerine, "Özgürce olmasa da rahat bir yatakta uyuduğumu söyleyebilirim," diye cevap verdim.

Seungmin sabah sabah yeni uyanmış birine göre biraz fazla mükemmel bir şekilde gülümsedi ve saçlarını karıştırdı. Tekrar dikkatini bana verdiğinde, "Az önce onların sesine uyandık değil mi?" dedi kapıyı işaret ederek.

"Sanırım bağıran Jisung'tu."

Dudaklarını büzdü. "İlk şoka girenin Hyunjin olmasını beklemiştim."

"Gidip bakalım hadi."

İkisinin gece birlikte uyuduğu salona girdiğimizde Jisung'ın çantasını sırtlayarak çatık kaşlarıyla salona yöneldiğini gördük. Yüzümüze bakmadan kapıdan çıktığında yatakta duran ve sinirle soluyan Hyunjin'e baktık.

"Ne olduğunu anlatman için sormamız gerekiyor mu?"

Öfkeyle bize döndü. "Uyandığımda ilk ne gördüm biliyor musunuz?" Kafasını eğip boynunu gösterdi. "Boynumu öpüyordu!"

Birkaç saniyelik sessizliğin ardından, “Dudaklarını sana değdirmediğine yemin edebilirim,” dedi Seungmin.

“Yuqi'ye boynumdaki hickey'i nasıl açıklayacağım ben? Jisung yaptı dersem ne düşünür sizce? Bu kız okuldan bir tek benim ilgime karşılık verdi, bir şansı olan tek kişi benim. Bugün buluşmaya gidip tüm şansımı mahvetmemi mi bekliyorsunuz?”

“Hyunjin, boynunda hiçbir iz yok.”

“Ama olabilirdi!”

Sıkıntıyla ofladığımda Seungmin konuşmaya devam etti. “Gidip özür dile çünkü yapabileceğin en iyi şey bu. Boşu boşuna Jisung'la kavga ettin.”

Third Person ;; 2Min {✓}Where stories live. Discover now