}1{

2.9K 271 245
                                    

“Seungmin'i kapında poşetlerle görünce çok güzel gülümsedin Minho. Öyle güzel gülümsedin ki, bozuk moralime rağmen kendi yüzümde bir tebessümün belirdiğini hissettim. Söylesene, Minho... Seni bunca sevindiren Seungmin'in elindeki paketler miydi, paketleri getiren Seungmin miydi?”

“Minho, bugün hep birlikte dışarı çıkmak istediniz ve Seungmin gelemeyeceğini söyledi. Üzülmenin sebebi gelemeyenin Seungmin olması mıydı, üçünüzün birlikte olamayışı mıydı?”

“Sana bu kadar yakın olabilseydim, Minho, benim de sana arkadaşça bile olsa dokunmama izin verir miydin? Elimi omzuna koysam, kollarımı boynuna sarsam... Nabzını onun gibi hızlandırabilir miydim?”

“Rüya mı görüyorum Minho? Her şeyi yanlış mı anlıyorum? Her notu okuduğunda sanki yüzün asılıyor. Neden peki?”

“Minho, cips ye.” Hyunjin'in ağzıma sokuşturduğu patates cipsini çiğnemeye çalıştım. Cipsin ne kadarının patatesten yapıldığını düşünmek istemedim. Tadı güzeldi ama düşündükçe midem bulanıyordu.

“Hasta mısın sen?” diye sordu Seungmin. Başımı iki yana salladım.

Hiçbirine o notlardan bahsetmemiştim. Hyunjin'in çenesinin durmayacağını biliyordum. Seungmin'le aklımdan bile geçmeyecek senaryolar yazacaktı. Belki de Seungmin'in benden soğumasına neden olacaktım bu notları göstererek. Her gün en az bir tane alıyordum; kalemliğimin içinde, sıramın üstünde, dolabımda ve hatta evimin kapısının önünde. Yeri fark etmiyordu, istisnasız her gün bir tane alıyordum.

Bu beni kötü hissettiriyordu. Hyunjin ve Seungmin benim iki yakın arkadaşımdı. Hyunjin'le çok daha önceden tanışıyordum ama Seungmin de henüz geçen sene tanışmış olmamıza rağmen bize kolaylıkla ayak uydurmuştu. Dışarıdan ondan hoşlanıyormuş gibi bir izlenim verdiğimi sanmıyordum. Bu notlar her ne kadar aksini söylese de inanmıyordum işte.

“Kimya için birini daha bulmamız gerek. Öğretmene üç kişinin de laboratuvarda iyi iş çıkarabileceğini olabildiğince açık bir şekilde söyledim ama bana dört kişi olmamız konusunda ne kadar ısrarcı olduğunu gösterdi.” Hyunjin keyifsizce omuz silkti. “Bunak kadın. Notla tehdit etmek hangi devirde kaldı?”

“Sınıfta bizimle grup olmak isteyen birini elbette buluruz,” diyerek ağzına bir cips attı Seungmin. “Sınıf mevcudu 4'e tam bölünüyor. İlla ki birisi gelir bize.”

“Evet ama kim?” diye adeta isyan edercesine konuştuğumda Seungmin gülümsedi. Yattığımız yatakta emekleyerek diğer tarafıma geçti ve patates yerine mısır cipsi uzattı.

“Bu kadar dert ediniyorsan ben birini bulurum Minho. Sıkma tatlı canını.”

Cipsten almadım. Söylediklerine tepki vermedim. Onun yerine başımı telefonuyla uğraşan Hyunjin'e çevirdim. Bir süre için Seungmin'le arama mesafe koysam iyi olacak gibiydi. Her yaptığım yanlış anlaşılıyordu.

“Ne yapıyorsun?” diye sordum Hyunjin'e.

“Takip isteklerini kontrol ediyorum. Ve mesajları.”

Sosyal medya hesaplarından birinde olduğunu görünce yüzüne baktım. “İyi de bu mesaj kutusu dolu. Kimseye cevap vermiyor musun sen?”

“Beni tanıyorsun. Kimseyi yanıtsız bırakmıyorum. Şu an Seungmin'in hesabındayım, güzel arkadaşımız kimseye pas vermemiş.”

Seungmin ani bir hareketle Hyunjin'in telefonunu kaparken, “Hesabıma nasıl girdin?” diye sordu.

“Hackledim.”

Third Person ;; 2Min {✓}Where stories live. Discover now