bölüm 51

2.7K 189 102
                                    

Bazen öylece boşlukta kalmış gibi hissederdiniz kendinizi.
Sanki yarım bırakılmış gibi olurdunuz  o anlarda.

İşte tam da o anlardan birindeydim şu an. Camın arkasında yatan soluk beden beni boşlukta bırakmıştı.

Karnına denk gelen kurşun yüzünden öylece ölüyü andıracak bir şekilde yatıyordu orda.

Doktorlar kursunu çıkarmıştı. Birkaç gün uyutacaklarını. İki gün sonra ise uyandırmaya deneyeceklerini söylemişlerdi.

Şu an yapacak hiçbir şeyimiz yoktu. Alim bunu duyunca hepimizi göndermeye çalışmıştı. Abimler kalabalık yapmamak için gitse de ben onu yalnız bırakamamıştım. İhtiyacı vardı buna. Biliyordum. Gitmek istemediğimi söylediğimde hiç itirazsız kabul etmişti çünkü.

İkimiz de öylece Ekin i izlerken Poyraz da duvara yaşlanmış yere bakıyordu sadece.

" Gitmez di mi?" Alim in masum sorusunu duyunca ona doğru döndüm. Bakışları bana dönerken zorla gülümsedim ona.

" Gitmez " sıkıntılı bir nefes alıp tekrar cama yasladı kafasını. Onu çok iyi anlıyordum. Aynı şekilde Poyraz ı burda beklemek zorunda kalmıştım.
Çok zordu.

Yaşayanlar bilirdi sadece sevdiğini hastane koridorunda saatlerce çaresizce beklemeyi. Elinden hiçbir şeyin gelmemesini.

Ciddi anlamda yaşayabileceğimiz acıların en kötülerinden biriydi bu da.

Sevdiğini kaybetmek.

Kafamı iki yana sallayıp bu düşüncemi yok ettim. Ekin ordan sapasağlam çıkacaktı. Bı kere bana söz vermişti. Gitmezdi di mi?

2 gün sonra

Bu iki gün fazla zor geçmişti hastanede. Alim i dinç tutma çabaları bir hayli zor olmuştu hatta.

Şu an Ekin i görmeye girmişti yanına. Doktorlar Ekin i uyutan makineyi kapattıklarını her şeyin kendine bağlı olduklarını söyledikten sonra Alim içeri girmek istemişti. Doktor da en fazla iki kişinin girebileceğini söyleyince Nur Teyzeye haber vermiştim. Ama o benim girmem gerektiğini bunun daha iyi olacağını söylemişti uyanması açısından.

Âlim içeriden çıkarken nemli gözlerini silip girmem için kafasını salladı. Hemşirenin verdiği gerekli şeyleri giyip içeri adım attım.

Ekin
Fazla solmuştu. Dışarıdan göründüğünden de fazla. Ağzında artık cihaz yoktu.

Yavaşça yanına ilerleyip yatağın kenarına oturdum. Sıcak elim buz gibi eline değerken derince yutkundum. Normalde tam tersi olurdu. Onun eli hep sıcak benimki hep soğuk olurdu. Ama onun yanına gireceğim için elim terlemişti. Onunsa elleri kan kaybından buz gibiydi.

Bir yandan sıcak ellerimle ellerini ısıtırken bir yandan da onunla konuşmaya başladım.

" Göreve gittiğimde ne zaman seni arasam hep ne zaman geleceksin ya diye sızlanırdın bana. Birazcık da ben sızlansam olur mu?" Dedim. Hafifçe gülümsedim.

" Ne zaman geleceksin yaa? Seni özledim ben. Hem bak " diyip sıkıntılı bir nefes aldım.

" Eğer hemen uyanırsan bir daha seni vurmakla tehdit etmem. Kızım gel artık" gözlerimi kapatıp derince iç çektim.

" Söz mü?"

" Söz"

" Tamam o zaman gelirim hemen"

" Bence de gel üç gün oldu " kısıkça gelen gülme sesi ile anında gözlerim açıldı.

" Ekin!" Ona bağırırken yüzünü buruşturdu.

SNİPERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin