3.

761 81 23
                                    

Donghyuck bahçelerin de tek başına top oynamaya başlamıştı.
Babası evde değildi çünkü kafedeydi.
Bu gün kafeye gitmek istemeyip evde tek başına kalmak istemişti.
Eh bir saat olmadan canı sıkılmış ve kendini bahçeye atmıştı.

Top oynamayı bilmiyordu ama bu oynamayacağı anlamına gelmiyordu.
Bir süre daha oynadıktan sonra sıkılıp topu rast gele bir yerlere fırlatmıştı.

"HAYIR HAYIR HAYIR."
top tam gıcık olduğu çocuğun odasının camına fırlamış ve cam kırılmıştı.

Telaşla etrafına baktı "burdan hemen gitmeliyim" diye içinden geçirip hızla eve girmişti.

Hızla odasına çıkıp yatağına oturmuştu.
"Offf. Bittim ben. Kapıcam şimdi ben ya??"
"Babamı arayayım evet evet babam beni kurtarır."
Hızla telefonu eline alıp Taeil'i aramıştı.

TAEİL:
"Efendim?"

DONGHYUCK:
"Babacııııım.
Nasılsın canım babacım?"

"Kafana saksı mı düştü Haechan?"

"Yaah seviyoruz burda işte."

"Bana bak eşek sıpası sen bir BOKLUKLAR çevirmeden ve düşmeden yalakalik yapmazsın.
Ne oldu?
söyle hadi hazırım?"

"Ya beni bu kadar iyi tanıman iyi bir şey değil.
Neyse konumuza gelelim.
Ben sıkılıp  bahçede top oynamaya başladım sonra birden ne oldu anlamadım top o gıcık olduğum oğlanın odasının camına uçtu ve camı kırıldı."

"Oh...
Peki. Git ve özür dile camı benim yaptıracağımı söyle. Şuan müşteriler var sana kızamıyorum gelince kulağını bir güzel çekeceğim şimdi kapat lan telefonu."

"Ama ba..."

Donghyuck'un ağzından:
Kesin bittim işte ben. Resmen ölüme gidecektim olmaz kiiii...
Şuan korkudan altıma yapabilirdim.
Ah baba ah beni ne hallere düşürdün.
Kimse kapı çalmıyordu dimi?
İnşallah benim kulaklarım yanlış duyuyordu.

Ayh yok hala çalıyor kesin bu o it herif.
Açmasam mı?
He açma Hyuck baban gelip ağzına sıçsın.
Off neyse artık ölümle yüzleşmeliyim.
Böyle kapı mı vurulur kır istersen amk.
Kapıyı açtığımda karşımda gözlerinden alevler çıkan bir adet Makkı vardı.

Elinde de benim yüzümü kara çıkaran topum vardı.
Beni itip içeri girdiğinde şaşkınca ona bakmıştım.

"Bir günüm. Sadece. Bir. Günüm." Deyip bana dönmüştü.
"Sakin geçsin ama yok SENİN YÜZÜNDEN GEÇMİYOR. OĞLUM SENİN BENİMLE DERDİN NE HA?" Resmen yüzüme bağırmıştı.

"Benim seninle ne derdim olabilir ki?" Demişti.
Gözlerini kapatıp derin derin nefes alıyordu. Ne yalan çok pis etkileniyordum bu halinden.

Gözlerini açtığında bende ofladım.
"Üzgünüm tamam mı? Bilerek olmadı. Gerçekten bilerek yapmadım." Dedim.
Nasıl suçsuz olduğumu kanıtlaya bilirim diye düşünüyorum ama hiç bir şey bulamıyorum ki...

Bana hala baktığını gördüğümde bende ona baktım.
"Bana inanmayacagını biliyorum ama gerçekten bilerek yapmadım. Babama söyledim. Özür dilememi ve camı yaptıracagımızı söyledi. Bende zaten yanına geliyordum."  Son kez bütün samimiyetimle konuşmuştum.
Karşımdaki oğlana baktım hala sinirliydi.

Bana yaklaştığında bende geriye gidiyordum. Napayım korkudan altıma edecektim be.
Elindeki topu bırakıp kolumdan tutmuştu acıtır diye düşünmüştüm ama o sadece nazikce tutmuştu.

Ağzını açıp bir şeyler söyleyecek gibi olmuştu ama sonra vazgeçmiş olmalı ki bir şey dememişti.
Gözlerime bakmış sonra dudaklarıma bakmıştı sonraysa bir şey demeden kapıdan çıkıp gitmişti bense şaşkın şaşkın arkasından baka kalmıştım....

Johnil family Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin