"bu görev bana düştü..."

"benden kurtuluyorsun" Dilan hüzünle karışık gülümsedi

"senden kurtulmak isteyen kim sen benim diğer yarımsın" Baran kırmızı kuşağı Dilan'ın beline bağlayıp çözdü ve bunu tekrarladı. Kuşağı bağladıktan sonra Dilan'ın alnından öpüp ve sıkıca sarıldığında Dilan'ın içi sızladı

"iyi ki varsın" Dilan'ın sesi titrediğinde Alparslan hemen müdahale etti

"gene beni dışlıyorsunuz olmaz böyle" Alparslan Dilan'a sıkıca sarıldı

"abin hep yanında cadı, gözünden tek bir damla yaş düşmesin olur da düşerse seni ağlatanın canını okurum" Alparslan Dilan'ın alnından öpüp geri çekildi

"gözümün nuru..." Ömer bey Dilan'ın yanına geldiğinde Dilan'ın burnunun direği sızladı

"ağlama çiçeğim... bu kapı sana ardına kadar açık başın sıkıştığında çekinme söyle, son nefesime kadar evlatlarım için yaşayacağım gelin oldun diye bu değişmeyecek sen Ömer ağanın kızısın...Ferman ile senin arkandan her zaman konuşacak biri olacak sakın onları dinleyip birbirinizi üzmeyin" Ömer ağa kızına sıkı sıkı sarıldığında Dilan'ın gözlerinden yaşlar dökülmüştü.

Dışarıdan gelen konvoy ve davul zurna sesleri damadın geldiğinin habercisiydi

"biz çıkalım artık" odada Baran ve Dilan kalmış diğerleri aşağıya inmişti

"evlenip gidiyorsun" Baran'ın buruk sesi ile Dilan hafifçe Baran'ın koluna vurdu

"benden öyle kolay kurtulamazsın Baran efendi her zaman başının etini yiyen bir Dilan olacak ben olmasam bile yeğenim nazlıya elimi vereceğim benim yokluğumda o başının etini yiyecek"

"bana bir baş belası yeter hem senin çocukların da kesin sana benzer o yüzden kızımdan uzak dur" ikisi de kahkahalarla gülmeye başlamıştı

"hep mutlu ol Dilan yüzün hep gülsün, bir derdin olduğunda ben her zaman buradayım koşar gelirim"

"biliyorum her zaman geldin" Dilan Baran'a sıkıca sarıldı

"hadi artık damadı daha fazla bekletmeyelim" baran ile Dilan odadan çıkıp yavaş adımlarla merdivenlerden indiler

Ferman kendisine doğru gelen gelinine aşkla baktı, Dilan Baran'ın kolundan çıkıp Ferman'ın koluna girdiğinde herkes alkışlamış ıslık çalmışlardı, belindeki silaha davrananları ise Ferman'ın adamları engellemiş sıkmalarına izin vermemişti

Konaktan çıktıklarında Dicle Dilan'ın arabaya binmesinde yardımcı olmuş ardından arabayı kullanan kadirin yanına oturmuştu, araba hareket ettiğinde peşlerinde kalabalıkla birlikte düğünün olacağı salona gitmişlerdi.

Tüm Mardin'in Ömer Karahan'ın kızı ile Ferman Köroğlu'nun düğününe gelmiş düğünde yemekler yenilmiş bolca eğlenilmişti.

"Ferman ne zaman bitecek bu takı ayakta duracak halim kalmadı" Ferman hafifçe güldü

"güzelim sen aşiret ağası Ömer ağanın kızısın ee bende bu aşirette söz sahibi olan bir ağayım o yüzden bu kalabalık çok normal" Dilan ne kadar yorulsa da koluna takılan bilezikle birlikte tebrikleri kabul etmeye devam etti.

Sonunda takı ve tebrik bitmiş, gelin ve damat odasına gelmişlerdi

"altın sevmeyen ben ve her yeri altın olan ben" Feyza ve Dicle de odaya gelmiş Dilan'a gülüyorlar ve altınları çıkartmasına yardım ediyorlardı

"ben çıkıyorum" Ferman boynundaki altın ve para olan kuşağı çantanın içine koydu odadan çıkmıştı

"ne altınmış çıkartmayla bitmedi" Feyza ve Dicle Dilan'a gülmeye devam ettiler

SÖZ AŞKIWhere stories live. Discover now