52. bölüm

288 27 0
                                    

HR: Baek Hyuun.. tamam anladım, çok güzel piano çalıyorsun. Aferin, tebrik ederim. Ama saat çok geeç.. uyuyalım, ne oluur?

Kolunu sarstığımda bana döndü.

BH: Uyumak mı istiyorsun?

Hızla başımı salladığımda ayağa kalktı.

BH: Tamam, bugünlük yeter..

Nefesimi verip gülümsediğimde ışığı kapatıp odadan çıktık. Yatak odasına geçtiğimizde kendimi yatağa attım.

BH: Öyle uyuma. Rahatsız olursun..

HR: Olmam.

Dolaptan pijamalarımı alıp uzattı.

BH: Üstünü değiştir..

Oflayıp elinden aldığımda yatağı açmıştı.

HR: Değiştirdim. Oldu mu şimdi?

BH: Oldu..

Yatağa uzandığında ışığı kapattım. Telefonuna mesaj geldiğinde alıp baktı ve bir şeyler yazmaya başladı.

HR: Kim?

BH: Annem..

Bir süre telefonunu bırakmasını bekledim ama hala elindeydi.

HR: Ne diyor?

BH: Yarın için bizi evlerine çağırıyor. Gitmek ister misin?

Bana döndüğünde başımı salladım.

HR: Evet, gideriz.

Bir şeyler yazdıktan sonra ekranı kapatıp kenara koydu.

HR: Şey.. telefonuna bakabilir miyim?

BH: Tabi..

Telefonunu alıp şifresini açtı ve bana uzattı. Bir kaç saniye elimde tuttuktan sonra ona döndüm. Gayet rahat görünüyordu.

HR: Telefonunu kurcalasam rahatsız olmaz mısın?

BH: Hayır. Senden saklı hiçbir şeyim yok..

HR: Kiminle konuşuyorsun?

Gözlerini telefonundan çekip bana baktı.

BH: Arkadaşım.

HR: Telefonunu verir misin?

BH: Niye?

HR: Bakmak istiyorum.

BH: Neye bakacaksın?

HR: Bakacağım, işte.. verir misin?

BH: Hayır.

Beni umursamadan cebine koyduğunda sinirlendiğimi hissettim.

HR: Ver dedim!

BH: Bana sesini yükseltme!

HR: Ne saklıyorsun?! Baksam ne olacak ki?!

BH: Senden saklı hiçbir şeyim yok! Ben senin telefonuna bakıyor muyum?!

HR: Bakarsan, bak! Neden vermiyorsun?! Kızla konuşuyorsun, değil mi?! O yüzden göstermiyorsun?!

Gözleri öfkeyle doldu.

BH: GÖZÜNDE SENİ ALDATACAK KADAR ALÇAK MIYIM?

Cebinden telefonunu çıkarıp gösterdi.

BH: Bakmak mı istiyorsun?

Bir anda telefonu duvara fırlattığında irkilmiştim.

BH: GİT BAK, ŞİMDİ!

Yanımdan geçip kapıya doğru gitti. Kısa süre içinde kapının sertçe kapanma sesini duyduğumda kanepeye oturmuştum.

BH: He Ran?

Dönüp ona baktım.

BH: Ne oldu? Niye ağlıyorsun?

Gözyaşlarımı silip bakışlarımı kaçırdım.

HR: Bununla ilgili bir tartışmamızı hatırladım..

BH: Hmm..

Telefonu kapatıp kendisine verdim.

HR: Gerek yok. Sana güveniyorum. Sadece, merak etmiştim..

BH: Biliyorum. O gün için senden özür dilerim. Gerçekten arkadaşımla konuşuyordum ve telefonu sana verseydim, tartışmayacaktık. Seni korkuttuğum ve sana bağırdığım için üzgünüm..

HR: Ben de istemeseydim, tartışmayacaktık.. Ben senden özür dilemiş miydim?

Bu sefer o bakışlarını kaçırdı.

BH: Şeyy.. e-evet, özür diledin..

HR: Özür dilemedim, değil mi? Üste çıkmaya çalışmıştım?

Gözleri beni bulduğunda haklı olduğumu anladım.

HR: Özür dilerim..

BH: Ağlama..

Beni kendine çekip gözyaşlarımı sildiğinde başımı göğsüne yasladım.

BH: Bak, hatalarımız oldu ama ağlamak veya dert edinmek yerine ders çıkarmamız gerekir ki, bir daha aynısı tekrarlanmasın.. ben ders aldım. Seni kaybetmenin nelere sebep olduğunu gördüm ve şimdi hatalarımı düzeltmeye çalışıyorum. Sen de aynısını yapmalısın. Ağlamak her şeyi çözseydi ben ağlardım, çünkü sinirli olsam bile sana bağırmamalıydım. Çünkü senin kırılgan bir yapın var ve en önemlisi bir kadınsın. Seni korkutmamalıydım.

HR: Sorun değil..

BH: Yarın, fotoğraflarımıza bakalım, tamam mı? Bir sürü fotoğrafımız var. Seveceğine eminim..

Başımı onaylı anlamda salladığımda saçlarımı öptü.

BH: Güzel anılarımızı hatırla, lütfen..

Hafıza KaybıWhere stories live. Discover now