kanser

322 25 168
                                    

Karakterler:

Aslan Jade Callenreese
Eiji Okumura

Aslan Jade CallenreeseEiji Okumura

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[;'';]


55 yaşına merdiven dayamış profesör, papatyalar konmuş beyazlaşan kumral uzun saçlarını karıştırdı. Önlüğünün etek kısımlarında mavi-kırmızı boya lekeleri vardı, oğlu daha çok küçükken babasının önlüğünü alıp resim çizerken lekelemişti. İnce optik gözlükleri ardında hâlâ zekayla parıldayan kahverengi gözlerini elindeki dosyalarda gezdiriyor, küçük odasındaki oksijen ciğerlerine yetmiyordu.

Kapısı çalındığı vakit elindeki kağıt parçalarını oflayarak bıraktı, ve gir komutu ile çağırdığı kişiyi bekledi. Sarı uzun saçlarını ensesinde toplamış, endamlı ince vücudu üzerinde gözleriyle uyumlu su yeşili takımı ve önlüğüyle içeri merakla giren genç doktor Ash Lynx içeri girdi.

"Beni çağırmışsınız, efendim?" dedi kapıyı kapatarak.

Blanca gözlüklerini düzeltip daha gençliğinde yer edinmiş mor gözaltlarıyle gence bakarak, "Evet Ash, bu sabah yeni bir hasta yatırıldı ve öğrencim olarak birlikte ilgilenmemizin daha doğru olacağını düşündüm. Nitekim ben çoktan hasta ile tanıştım; Eiji Okumura, genç ve beklenildiği gibi ümit namına hiçbir iz taşımıyor, üzerinde..." sözleri havada asılı kaldı, yaşlı adamın. Ash, bunun ne demek olduğunu biliyordu: ölümü kabullenmek. Bu tip hastalar, daha zihinlerinde kendilerini öldürerek yaşam iplerini, elindeki makasla kesmiş ve hiçbir tedaviye olumlu dönüt vermeden bu savaşta beyaz bayrak dikerek oyundan çekilen olmuşlardı.

"Hangi odada kalıyor?" dedi Ash, düşüncelerinden sıyrılarak harekete geçmek istercesine.

"815."

"İyi çalışmalar dilerim, profesör." gülümseyip odadan çıkan sarışının arkasından Blanca, yıllardır eğittiği öğrencisinin başarabileceğine inanarak tam güvenle tebessüm etti.

Krem rengi, birbirinin aynısı olan ve bir süre sonra gözlerinizin kamaştığı numaralandırılmış kapıları, her gün çok kez geçen Ash 815 numaralı odanın kapısına geldiğinde içeriden Barbara adındaki genç hemşire, elindeki metal tepsi üzerinde kullanılmış şırınga ve ilaç şişesiyle çıkıyordu. Ash'ı gördüğünde hafif pembeleşmiş yanaklarıyla yol vermiş, sarışın teşekkür ederek serum kokan buz gibi bir yelin geçtiği odaya girdiğinde sadece hasta yatağının başucundaki biplemeleri duyuverdi.

Boydan boya uzanan pencelerde kış güneşi, bulutsuz gökyüzünde parıldarken cam kenarında uzanan siyah saçlı hasta kafasını dışarı doğru çevirmiş, ayak seslerini duysa bile oralı olmamıştı. Yanındaki tek kişilik berjer koltukta bir sırt çantası ve kaban vardı. Çok kasvetli, diye düşündü Ash, içine o tanıdık hüzün doldu ve bir doktor olarak bu acıyı nasıl çalışma azmine çevireceğini en iyi o bildiğinden, başarılı bir gençti.

banana fish | one-shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin