tears of the lynx

367 28 132
                                    

Dipnot: spoiler içerir, izlemeyen veya izleyecek olan her bir gencin, bu bölümü okumaması gerekiyor, kanımca.


[★]

Aslan Jade Callenreese


12 Ağustos, New York

12 Ağustos, New York

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[★]

12 Ağustos, sıcacık bir yaz günü, masmavi gökyüzünde hiçbir bulutun dahi olmayışıyla Güneş, tüm ihtişamıyla parlıyordu. Tel tel altın saçları, bembeyaz teninde leke dahi olmaksızın bebeksi yüzü ışıldıyor, zümrüt yeşili gözleri dünya ile ilk defa buluşuyordu. Annesinin süt kokulu yumuşacık kolları arasında gülümserken; başına geleceklerden habersiz, masum, ve saftı. 9 ayın ardından kalabalık dünyanın nefesini minik ciğerlerine doyasıya çekerken her şey, cennetten birer görüntü gibiydi.

Güzellik kavramının, tek bir cinsiyet kalıbına sığdırılmadığını kanıtlar nitelikteki oğlan, yaşı büyüdükçe güzelliğine güzellik katarak Afrodit'i dahi, Olimpos Dağında kıskançlığından çatlatır vaziyette idi. Evinin hemen bulunduğu çayırlıkta şen şakrak kahkaları ile tüm doğayı neşelendirirken yeri geliyor, ağaca tırmanarak kendini maymun kral olarak hayal ediyor, minik su birikintisine dal parçası koyarak karıncalara yardım ederek mutlu oluyor, verandanın dibinde biten minik çiçekleri suluyor, bazenleri kopartarak annesinin saçlarını süslüyordu.

Aslan, mutlu bir çocuktu. Annesini, babasını, cephedeki abisini, doğayı, insanları seviyordu. Melek gibiydi, lakin onun nuru bambaşkaydı; yemyeşil bir ışıkla parlıyordu. Güzelliğinin farkında bile değildi, hatta bunun ne anlam ifade ettiğini bile bilmiyordu. Nitekim daha çocuktu.

Ama hayat, bu sonsuza kadar mutlu süreceğine inandırdığı büyüyü bozarak tüm perdeleri çekti ve kapkara bulutlarla kaplı fırtınalı gökyüzünü, pencerelerden ağrı girmesine izin vererek 8 yaşındaki çocuğun elinden şekerini alır gibi aldı. Aslan, daha 8 yaşında güzelliğinin insanlar tarafından ne anlama geldiğini, dışarıdaki günahkâr varlıkların ne denli korkutucu olduğunu erken yaşta yaşayarak öğrendi.

Bembeyaz teni lekelendi, yeşil irisleri korkuyla küçüldü, daha çekmeye yeni başladığı süt dişleri arasından acı dolu çığlıkları duyuldu ama ona dokunan ruhsuz beden buna aldırış etmedi. Yeniden, yeniden, yeniden bu güzelliğe sahip oldu.

Ta ki çocuk, buna dayanamayıp tetiği çekene kadar.

Ve o gün hem kendine dokunan antrenörünü suçsuz kabul eden adalete, buna izin veren babasına, korkunç ve sapkın insanların dört dolandığı bu dünyaya karşı, burası bir cennet değil, bir cehennem ve hayatta kalabilmem için sadece kendime güvenmem gerekiyor, diye düşündü, 8 yaşındaki çocuk.

banana fish | one-shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin