son kumar

2.7K 99 493
                                    


karakterler:

Aslan Jade Callenreese
Eiji Okumura

1978, Las Vegas

[♣]


"Son kumarımı kaybettim, hayatımın bir değeri yok, artık."

"Kazanmak ve yaşamak için geç değil, lütfen durun!"

"Neden umurunuzda ki? Bir yabancının, hiçbir şey dahi bilmeden, sözlerine neden güveneyim?"

"Lütfen, sadece yardım etmek istiyorum. Size güveniyorum."

"Bayım, güveninizin boşa çıkacağını izlemek istiyorsanız, buyurun."

"Çıkmayacağını biliyorum."

Yetmişlerin renkli sayfaları tozlanarak önemini yitiriyor, geniş yakalı rengarenk gömleklerin, neon renkli bandanaların, sarı camlı hippi gözlüklerin yerini daha az gösterişli seksenler alırken de insanlar, değişen dünyaya ayak uyduruyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yetmişlerin renkli sayfaları tozlanarak önemini yitiriyor, geniş yakalı rengarenk gömleklerin, neon renkli bandanaların, sarı camlı hippi gözlüklerin yerini daha az gösterişli seksenler alırken de insanlar, değişen dünyaya ayak uyduruyordu. Lakin dünya değişmezdi, kendini sürekli yüzyıllar arasında yenileyip dönemin insanlarının düşünce ve kültürel yapılarına göre farklı okunurdu, sadece. Aynı, yüz ve surat kelimelerinin tek bir olguyu akıllarda oluşturması ancak farklı kelimeler olması gibiydi, ergen olan evrenin değişimi de.

Kumarın legal olarak 1931 yılında Las Vegas'ta oynanması ile başta kazançlarla gözünüzdeki perdeleri hızla indirerek vücudunuzdaki adrenalinin hormonu ile heyecanlanıp "daha fazla" arzusunun beyninizin direksiyonuna oturan şeytanın, sizin kolunuz, bacağınız, iradeniz olmasıyla insan ırkına sadece illet olan iblisin, rulet masasında kaybettikten sonra sizi terk edip masada kendinizi dahi sattığınızın farkına vararak narkozun etkisinin geçmesiyle uyanmanız ardından kaybeden olarak hayatınızın geri kalanını saatler içinde öldürerek bir nevi intihar, hatta bu eylemi çoğu zaman somut olarak maalesef gerçekleştiriyordunuz. Kumar, dünyaya gelmiş geçmiş en kötü ve acımasız düşmandı, bağımlılıktı. Şeytanın bizzat zevk aldığı satranç gibi bir oyundu, kumar. Masanın başında kağıtları dağıtan krupiye* bizzat kendisiydi.

Las Vegas'ın en büyük kumarhanesi olmakla kalmayarak koca bir araziyi kaplayan lüksü iliklerinize kadar yaşatan tatil yeri olan Foxwood, lacivertin siyaha çalan koyu renkli gökyüzündeki yıldızları dahi sahne arkasına atarak ışıl ışıl parlar iken kalabalığın ve müziğin sesi yakın çevredeki kumarhanelerin sesine karışıyordu. Sur gibi olan duvarların iç, bahçe kısmını boylu boyunca çevreleyen palmiye ağaçlarının altındaki renkli ışıklar ile rengarenk olan bitkiler, tropikal bir hava veriyordu. Özenle biçilmiş, salyangoz kabuğu şeklindeki çimenlerin ardından süs havuzunun ortasından yükselen yarı çıplak mitolojik heykellerden akan suyla birlikte upuzun, taş kaldırımda kuyruk olmuş otomobiller, belki de şu zamana kadar gördüğünüz en yüksek miktardaki paranın da trilyonlarca üzerinde servet değerindeki araçlar, gıcır gıcır parlarken içerisinde bulunan çiftler için bunlar basit şeylerden ibaretti. Foxwood, iki ayrı binaya ayrılıyordu. Geniş ve kısa, sıralı bol camların olduğu beyaz binanın çatısı mavi renkteydi, bu kare şeklinde olan yapıda misafirler kalıyordu. Hemen yanında biten daha uzun ve kale gibi görünen aynı renklerde olan yapının içerisinde ise çeşit çeşit kumarhane odaları ve salonları bulunuyordu.

banana fish | one-shotsWhere stories live. Discover now