16.Bölüm : Dans Edelim Mi?

Start from the beginning
                                    

"Kim olduğumu sorguluyordum. Sanırım ben kendimi çok da iyi tanımıyorum..." Efe sessizce güldü.

"Kendinle ilgili en doğru tespitin bu sanırım... Kendini tanımıyorsun Mine. Hem de hiç."

"Dışarıdan belli oluyor mu?" diye sordum merakla.

"Herkes anlayamaz muhtemelen. Fakat ben anlıyorum. Sen kendine yabancısın. Kendin hakkında sadece babandan ayrılana kadar bildiğin birkaç şey var, sonrası yok. Neler seversin, nelerden nefret edersin hiçbir fikrin yok." Sıkıntılı bir iç çektim ve başımı salladım.

"Kendimi tanımıyorum." diye mırıldandım, "Bildiğim tek şey hikayem. İçimde olup bitenlerden haberim yok."

"Belki de kendine bir adım atmalısın." dedi Efe. Sesi yağmurun sesinin arasında kaybolup giderken gözlerim çok uzaklarda kalan şehir ışıklarına takılı kalmıştı. Şehrin ışıkları bir bir sönerken şehir karanlığa karışmış ve yok olmuştu. Parlamayan her şey gece olduğunda yok olmaya mahkumdu sanki.

"Efe Bey, Bora Bey rezervasyonlarınızı yapmış. Dördüncü kat, 15 ve 16. Numaralı odalar. Sizler arka kapıdan odalarınıza çıkabilirsiniz, ben resepsiyondan kapı kartlarınızı alıp geliyorum." Harun arabayı büyük bir otelin arka bahçesinde durdurduğunda kucağımda uyuyan Ece'nin ağırlığıyla zorlanarak kıpırdandım. Ben Ece'nin üzerine kendi üzerimdeki ceketi örterken Efe kapımı açtı.

"Bana ver..." dedi Ece'ye uzanarak, "Bir saniye." diyerek durdu ve üzerindeki kumaş ceketi çıkarıp benim omuzlarıma bırakmak için uzandı.

"Ben üşümüyorum!" dedim itiraz edercesine. Bana doğru eğildi, vücudu yağmurda ıslanmaya devam ederken arabanın içindeki başını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"Üşüyorsun Mine... Kendin hakkında bilmediğin bir şey daha." Ceketini omuzlarıma bırakıp Ece'yi kucağına aldı ve kapıya yöneldi. Peşlerinden otele girdiğim sırada bizi otelin güvenliği karşıladı.

"Merhaba, Efe Bey. Buyurun, birlikte asansöre binelim. Kartlarınız bende."

"Öyle mi? Harun!" Efe kapıya doğru seslendi.

"Buyurun Efe Bey, bir sorun mu var?"

"Kartlarımız buradaymış. Sen dönebilirsin."

"Öyle mi? Size iyi istirahatler efendim. Bir alt katınızda olacağım. Sizi bırakacak değilim..." Harun gülümseyerek arabasını park ederken biz ise güvenliğin yönlendirmesiyle asansöre binmiştik. Otelin güvenliği merakla bizi izliyordu.

"Eşiniz ve çocuğunuz olduğunu bilmiyordum." diye mırıldandı güvenlik. Şaşkınlıkla gülümsedim. O sırada Efe başını kaldırdı.

"Öğrenmiş oldun." dedi tekdüze bir sesle. Efe'nin cümlesi beni çok daha büyük bir şoka sokarken ona şaşkınlıkla baktım. Bana göz kırpıp açılan asansör kapısından indi.

"Fakat burada iki oda kartı var. Bir yanlışlık oldu galiba." Güvenlik şaşkınlıkla kartları incelerken sıkıntılı bir nefes verip Efe'ye baktım. Efe ise gözlerini güvenliğin elindeki kartlara dikmişti.

"İki oda tuttuk. Kartlarımızı alabilirsek artık dinlenmek istiyoruz..." Güvenlik telaşla kartlardan birini bir odanın kapısına okuttu ve kapıyı açtı. İki kartı da Efe'ye uzattı.

"Kusura bakmayın efendim. Bir çift neden iki ayrı tutar anlayamadığım için şaşırdım sadece..." Otuzlu yaşlardaki güvenlik biraz şansını zorluyor gibiydi. Fakat bir yandan da haklıydı. Neden evli olduğumuzu söyleyip iki ayrı oda tutalım ki?

"Canımız iki oda tutmak istedi." dedi Efe kısaca. Kartları alıp kucağındaki Ece ile birlikte odaya girdi. Ben de peşlerinden ilerlediğim sırada kapıyı kapatmak için döndüğümde güvenliğe gülümsedim.

No : 26 (İki Kitap)Where stories live. Discover now