16.Bölüm : Dans Edelim Mi?

432K 23.2K 53.5K
                                    

Selam sevgili No 26 sakinleri <3 

Bir tık kısa ama duygu yükü fazla bir bölümle geldim. Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın, iyi okumalar dilerim^^

 Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın, iyi okumalar dilerim^^

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


16.Bölüm : Dans Edelim Mi?
*Müziğe ihtiyacımız yok. Bizim sessizliğimiz var...*

Her günün sonunda gece sona erer, ışıklar bir bir sönerdi. Karanlığın sonu ışıkların en güçlüsüne çıkar ve bazı insanlar buna pek sevinmezdi. Ben mesela, oldum olası sabahları sevmezdim. Gece bana göre günün en güçlü kısmıydı. Gece her şeyin gücünü taşırdı, gece yeniden doğuşun sembolüydü, gece yapayalnızların uyanık kaldığı ve kendileriyle buluştuğu zamandı. Hayallerim bana geceleri uğrardı ve mutlu olduğum tek an hayal kurduğum anlardı. Gece benim için bir sığınaktı. Gece benim saklandığım yerdi, karanlığa karıştığım ve hiç fark edilmemeyi dilediğim andı... Öyle parıltısızdım ki geceleri görünmüyor, yok oluyordum adeta. İnsanlar tarafından fark edilmektense kapkaranlık olmayı seçerdim. Nasıl göründüğümü sevmiyordum, nasıl hissettiğimden ise nefret ediyordum. Çocukluğum boyunca yaşadığım her şeyden sonra upuzun bir bunalım dönemine girmiştim. İnsanlara karşı sevgisiz, soğuk bir karaktere dönüşmüştüm. İsmim o kadar uzun süre kullanılmamıştı ki ben bile ismimin Mine olduğunu unutmak üzereydim. Kendimi internet ortamına bıraktığım o günlerde bile kafamda hiçbir plan yoktu, tek bir şartım vardı. İsmimi kullanmayacaktım, fotoğraflarımı kimse görmeyecekti. Ben bir yabancı olacaktım. Yeşil Küpeli Kız olarak bildikleri, hakkında başka hiçbir şey öğrenemedikleri bir soru işareti olacaktım. Ben koskoca bir soru işareti olmayı başardım, Mine'yi unuttum, Yeşil Küpeli Kız oldum. Fakat şimdi hayatımda bir insan var, benden ona kapılarımı açmamı beklediği her halinden belli... Ona kendimi açmamı, her şeyimi anlatmamı istiyor. Mine'yi tanımak istiyor, Mine'yi öğrenmek ve keşfetmek istiyor, belki de Mine'yi sevmek istiyor. Peki, kim bu Mine? Onu ben bile tanımıyorum... Efe Duran'a anlatabileceğim tek gerçeklik Yeşil Küpeli Kız'ın gerçekliği. Bu ise onun asla ama asla kaldıramayacağı bir gerçeklik. Efe hayatını güven üzerine inşa etmiş ve garip bir şekilde bir anda bana inanılmaz güvenmişken onu benim aptal gerçekliğim ile baş başa bırakıp onun bundan incinmemesini bekleyemem.

"Ne düşünüyorsun?" Efe'nin sesi beni gözlerimin daldığı karanlıktan alıkoyarken hafifçe sıçradım. Arabadaydık. Yaklaşık bir saattir bizi götürecekleri otele doğru yol alıyorduk. Efe'nin bulunmasını istemedikleri için onu şehrin dışında bir otele götürüyorlardı, tabi bizi de. Ece çoktan uyumuştu, Efe ise sürücü koltuğunun yanında oturmuş stresli bir halde düşünüp duruyor ve aynadan beni izliyordu.

"Hiç..." dedim sessizce.

"Gerçekten hiç mi?"

"Yani... Hayatımı düşünüyordum. Kendimi." Efe yüzüme merakla baktı.

"Ne düşünüyordun kendin hakkında?" Gecenin sessizliği, havanın kasveti ve yağmur damlalarının cama vuran sesleri eşliğinde arkadaki kısık müzik sesi beni bir anlığına susmamaya itti. Hayatın bizi konuşmaya ittiği bazı anlar vardır. Bildiğim bir şey var ki o anlar bizim gerçekten konuşmamız gereken anlardır. Hayat bize konuş diyorsa susmak olmazdı.

No : 26 (İki Kitap)Where stories live. Discover now