Açım

10.2K 542 159
                                    

Bitkisel Hayatın Dördüncü Günü

Buray'dan Devam

"Bugün kim girecek?" diye soran Ege ile "Ben! Ben gireceğim. Lütfen! Bol zeytinli poğaça adına! Ben gireyim." dedim.

"Tamam. Sen gir." diyen Yağız ile koşarak   Buket'in odasına girdim.

Ayağımın takılması ile yüz üstü yere düştüm.

"Sanırım burnum uf oldu." dedim ve zorlukla ayağa kalktım.

"Ben geldim! Hoş geldim değil mi? Hoş buldum, hoş buldum. Beni çok özledin değil mi yani ben aynaya bir süre bakmayınca kendimi özlüyorum.
  Seni çok seviyorum Buket. Ama Masal'ı daha çok. O çok tatlı. Sakın kıskanma.
  O pirinçten harika bir sütlaç, mercimekten harika bir çorba, etten harika lahmacun yapan bir şef gibi mükemmel.
  Birde ben çok üzülüyorum senin böyle yatmana. Tamam insan uyur ama bu biraz fazla değil mi?
Yani uyuyan güzel bile bu kadar uyumadı. Ya da uyudu mu? Bilmiyorum. Sen biliyor musun?
   Sana şöyle anlatayım. O kadar çok üzüldüm ki kendimi yemeye verdim. Aslında ben mutlu, şaşkın ve sinirliyken de yemek yiyorum.
  Açken de yiyebiliyorum tokken de. Aslında pek tok olduğum zaman yok. Ben çok açım ya. Bak şimdi de acıktım.
  Hadi uyan beraber İskender gömelim. Böyle üstüne tereyağını coş diye döksünler. O harika kokusu burnunuza ulaşsın. Ben acıktım.
   Benim yedinci öğle yemeği vaktim geliyor. Üzgün üzgün yiyeceğim." dedim ve yanağımdan akan yaşı sildim.

Ayağa kalktım ve Buket'e "görüşürüz" anlamında el salladım.

"Uyanın ve bana Masal'ı ayarla lütfen. Birde yemek de ısmarla yani Masal'ı severken aç olmayım değil mi? Görüşürüz Buket." dedim ve odadan çıktım.

Hıçkırarak ağlarken Ege'ye sarıldım. Sümsürmem ile Ege bağırarak "Seni siktim Buray! Sen bittin sümüklerin mi başladı lan!" dedi. Alt tarafı tişörtüne hafif geldi.

İstenmeyenlerWo Geschichten leben. Entdecke jetzt