BÖLÜM 4: "Kırık Kalpler Durağı"

224 19 312
                                    

"Artık olamam senle bir kez daha, olamam yetti.
Yanında da kаlаmаm, aşığın olamaz tenim
Başka bedenleri koklarsın yerime şimdi.
Çok arar bulursun ya, sаnа verdiğim bu değeri."

Mavi Gri- O Ben Olamam

Seven kalbim üşüdü, hiç mi sevmedin beni?
Affetmek istediğim ama affedemediğim kırgınlıklar bıraktın ruhuma.
Ruhum dediğim adam öldürdü ruhumu sonra.

Bölüm 4: "Kırık Kalpler Durağı"

Yaralı olduğunda mutluluğun değerini fazlasıyla biliyordun. Ama sadece bununla kalmıyordu. Mutluluk sana öylesine yabancı geliyordu ki, her mutluluk duygusuna bulandığında deli gibi korkuyordun. Şimdi bir şimşek çakacak, mutluluğun orta yerinden ayrılacakmış gibi hissediyordun. Her an tedirginlikle yaşamak azap vericiydi. Ne kadar istesen de bunu değiştiremiyordun, o duygu saplanıp kalıyordu kalbine. Sen her an acı çekmeye hazır bekleyen bir bomba gibiydin.

Her şey bir masal, bir rüya gibiydi her an bitecek olan. Sanki şimdi uyanacaktım musmutlu bir rüyadan ve acı dolu, yıkık dökük enkazıma geri dönecektim. Bu masaldaki prens Bulut olsa bile, prensesi ben değilmişim gibi. Kaderim prenses olmak için fazla karanlık yazılmıştı sanki.

Kırık kalpli insanlar mutlu olmayı hak edecek miydi bir gün?

Gözlerim sanki elimi uzatsam tutabilecekmişim gibi duran yıldızların üzerinde geziniyordu, başım Bulut'un kucağındaydı. Yüreğimde huzurlu ve mutlu bir duygu kol geziyordu ama zihnimde her an acı çekmeye hazır düşünceler esiyordu. Kendimle çelişkimi ben bile anlayamıyordum.

"Neyin var?" Bulut'un elleri saçlarımda geziniyordu ve sesi düşünceli çıkmıştı. Gözlerimi onun yüzüne tırmandırdığımda kaşları çatılmış bir şekilde beni izlediğini gördüm. Bu hali nedense çok çekiciydi ama konumuz bu değildi.

"Hiç. Her şey çok güzel," dedim, dudaklarımı gülümsemeye zorlayarak. Benim yüzümden onun da morali bozulsun istemezdim. Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin onu üzmesini istemiyordum, benim bile. O bunu hak edecek en son insan olurdu çünkü.

"Aykız, bana yalan söyleyemediğini biliyorsun, değil mi?"

"Bir kere görmezden gelsen olmuyor, değil mi?" Şefkatle gülümsedi.

"Benden mutsuzluğunu görmezden gelmemi bekleyemezsin, biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum..." Sesim içime kaçmıştı sanki. Onun bu kadar güzel olması haksızlıktı. Yanında bu kadar sönük kalmam haksızlıktı. Ben mi gözümde büyütüyordum, aşk gözümü mü boyamıştı, bilmiyordum ki.

"Hadi, dökül bakalım."

"Aslında çok önemsiz bir şey," diye kıvrandım. Bu an bozmak istediğim en son şey bile olamazdı. Resmen çocuğun omuzlarına yük oluyormuşum gibi hissediyordum. Tüm mutluluklarımızı, mutlu olduğumuz anları tek bir sözümle dağıtıyordum. Ne ben mutlu olabiliyordum ne de onu mutlu edebiliyordum.

Elini yanağıma koydu ve nazikçe okşadı. "Güzelim, lütfen."

Yenilgiyle başımı salladım ve gözlerimi kapattım. Tenimde gezinen parmakları içime nahoş bir his serpiyordu. Okyanusun dalgaları kıyıya vuruyormuş ve huzuru yüksek doz kolumdan enjekte ediyorlarmış gibi hissediyordum. Kelimeleri zihnimde tarttım ve gözlerimi açmadan konuştum. "Bu mutluluğun uçup gitmesinden korkuyorum. Ve senin yarattığın mutluluğu daima yıktığım için kendimden nefret ediyorum."

siyahtan maviye umutlar 1&2 [KITAP OLDU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin