6.BÖLÜM: KARANLIKTAKİ ÇOCUKLAR

175 36 0
                                    

Merhaba!

Nasılsın? Kendinle ve çevrendeki insanlarla savaş verdiğin bir günde misin? O halde, onların sesini kısmaya ne dersin? Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün, sen çok değerlisin. Şimdi, herkese ve her şeye inat kocaman gülümse, lütfen. Mutlu olduğun ve değerli hissettiğin o an da kal! Mutlu kal! xoxo

<Bizi yalnız bıraktılar. Bizler karanlıktaki çocuklarız. Sonsuza kadar tükenmemiz ya da bir kıvılcım yakmamız için. Bir araya geldik, en iyi şekilde. Asla vazgeçmeyeceğiz. Bizler karanlıktaki çocuklarız. Öyleyse bırak dünya söylesin. "Ne utanç verici, ne utanç verici," bileklerindeki güzel yara izleri. -All Time Low/Kids In The Dark->

(Bölüm Şarkısı/1: Marc Vaillo - End Credits Remix)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Bölüm Şarkısı/1: Marc Vaillo - End Credits Remix)

Bedenime yayılan kaygının göğüsümde oluşturduğu sıkışma hissi sonucu ağıran, hayır çarpıntı yapan kalbim; nefes alamamda zorluk çıkartıyordu. Saçlarım, terlememden ötürü enseme ve yüzüme yapışmıştı. Hatta, sadece terlememiş beraberinde titreme, üşüme, ürperme ve de gelen bulantı sonucu; boş öğürmelerimin oluşturduğu baş dönmesi, dengesizliğe neden olmuştu. Düşecekmiş gibi, daha doğrusu bayılacakmış gibi hissediyordum. Hayır! Aslında ölecekmiş gibi hissediyordum. Bu ölümün ilk evresi miydi? Ölüm böyle bir şey miydi? Ben ölüyor muydum?

Bedenim, uyuşmaya ve karıncalanmaya başlayınca ruhumun bedenimden ayrıldığını sandım. Ama hayır, ölmüyordum. Zihinsel olarak aşılanan acıyı bütün bedenimde hissediyordum. Bu sahte gerçeklik beni dehşet içinde bırakırken ne yapacağımı bilmiyordum. Düşüncelerim karmakarışıktı. Zihnimdeki ipler birbirine kördüğümdü ve herhangi bir bıçak darbesini kabul etmeyecek kadar sıkıydı. Dudaklarımı birbirine bastırıp gerilimi dindirmeyi denedim. Hemen ardından yanağımda hissettiğim soğuk temasla birlikte, içli bir soluk çektim içime. Bakışlarım kısık bir kadrajdan seyrediyordu, Yamaç'ın bana endişeyle harmanlanmış merakla bakan gözlerini. Güçlükle derin derin soluk alıp verdim.

"İyisin. Geçti. Ben buradayım. Sorun yok. Güvendesin, Anka." Diyip, saçlarımı yüzümden çektiğinde sıkıca elini tuttum ve varlığını hissetmek istedim. Birilerinin yanımda olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı.

"Geçti. Güvendeyim. Sen buradasın. Geçti." Sesim dediklerimin aksine, aciz ve mırıltılı şekilde çıkmıştı. Dediklerime ben bile inanmazken vücudum da tepkisini bu şekilde göstermişti. Gözlerimi sıkıca yumdum. Farklı şeylere odaklanmaya ve içimden 10 kadar sayamaya başladım. Bu genelde her zaman daha iyi hissettirirdi.

1,2,3...8,9,10

"Ona ne oldu, böyle?" Diyip, hemen yanıma çöken ve diğer elimi sıkıca tutarak varlığını belli eden genç adamla gözlerimi şaşkınca araladım. Dehşete düşmüş bakışlarım sesin sahibini buldu. Bu Bora'ydı. Tıpkı Yamaç gibi endişeyle bana bakıyordu. Bu iki yabancı, daha yeni tanıdıkları hatta, tanımadıkları bir insan için neden bu kadar endişeliydiler?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MEVHUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin