4.BÖLÜM: BİLİNMEZLİĞİN DANSI

35 30 23
                                    

Merhaba!

Nasılsın? Bunu 'iyiyim, teşekkür ederim, sen nasılsın,' tarzında sıradan bir soru/cevap olarak algılama, lütfen. Samimi ve içten gelen bir 'nasılsın' sorusu, bu. O yüzden, şimdi tekrardan soruyorum. Nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?

<Renk renk ölüyordu insanlar. Vahşet bile unutuluyordu. Kan... İnsanlık kendi kanında boğuluyordu. Dünya; karanlık, soğuk ve mutsuzdu çöl sıcağında. Çünkü çocuklar ölüyordu. Hem de kuyuya düşmüyor, atılıyordu. Binlerce resimle doluydu kuyular. Kuyularla dolu bir kuyuda Yusuf'u arıyordu insanlık, bir ikindi vaktinde, kuyulara atmamayı öğretecek birini bekleyerek. -Kelebeğin Rüyası/Kolektif->

(Bölüm Şarkıları/1: Grey Killer - Victor Weed, Thirty Seconds To Mars - R-Evolve)

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

(Bölüm Şarkıları/1: Grey Killer - Victor Weed, Thirty Seconds To Mars - R-Evolve)

Gözlerimin ardında; kimsenin bilmediği, görmediği bir yer vardı. Bana çok yakındı ama aynı zamanda bir o kadar da uzaktı. Sanki bir düzen vardı ve ben, o düzenin üzerine dokunarak domino taşları gibi sırayla bozulmasına neden olmuştum. Kafamın içinde olanları durduramıyordum. Birileri sürekli bir şeyler fısıldıyor, karşıma çıkıyor ve bana anlayamadığım şeyler anlatmaya çalışıyorlardı. Ama ben anlamıyordum. O kadar yorgun ve bitkindim ki, nefes alan ciğerlerim bile içime batıyordu. Rahatsız edici ve yorucu olan bu hisler karmaşası beni esir alarak tüketiyordu. İçimde huzursuz bir yan vardı. Bana yanlış yerde olduğumu, burada olmamam gerektiğini söylüyordu ama merakım, her zamanki gibi o uyarı dolu hislerimin önüne geçiyordu. Biliyordum. Hissediyordum. Daha kötü şeyler bulutlara toplanıp üzerime yağacaktı. Ve ben buna engel olamayacaktım...

Derin bir nefes alıp karşımdaki Karanlık Orman'a baktım. İşte, yeniden buradaydım. Gerginliğin vermiş olduğu korkuyla bana asırlar gibi gelen birkaç dakika olduğum yerde durup ormanı izledim. Sonra gökyüzüne baktım. Gökyüzü her zaman bana büyüleyici gelmişti. Bir aydınlıktı, bir karanlıktı. Bir maviydi, bir siyahtı, bir de alacalıydı. Görüntüsü ve hissiyatı farklıydı ama verdiği gerçeklik duygusu aynıydı... Bugünse hava bir tuhaftı. Ne bulutlu ne de esintili ama kasvetliydi ve bir o kadar da berraktı. Zıtlıkları kucaklamıştı.

Sakince birkaç adım atmıştım ki, ormanın içinden bir çığlık sesi yükseldi. Sesin bir insana ait olup olmadığını kestiremedim ama kesinlikle bir ses duymuştum. Tıpkı birkaç gün önce o tuhaf kızın mağaraya girmesinden sonra duyduğum çığlık sesleri gibiydi. Tedirgince etrafa baktım. Gözüme çarpan ilk çalılığın arkasına saklandım. Birkaç dakika olduğum yerde durup yeniden bir ses duymayı, birini ya da birilerini görmeyi bekledim. Ama hiçbir şey olmamıştı. Orman yeniden sessizliğe gömülmüştü ve oldukça sakindi. Güvende olduğuma emin olunca saklandığım çalılığın arkasından çıktım.

MEVHUMWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu