12. BÖLÜM

1.2K 107 37
                                    


Sevgili Asher

Sevilen olmak mı yoksa korkulan olmak mı? Ben her zaman korkulan olmayı tercih etmişimdir ama seninle karşılaştığımdan beri artık farklı düşünüyorum. Senin gözlerindeki o masumiyeti, tavırlarındaki içtenliği gördükten sonra sanki... Sanki insanlara tekrar güvenebilirmişim gibi hissettim. Peki sen Asher ? Sen benim sözlerime güvenir miydin?

Normalde hile yapmak, samimi gibi görünüp aldatmak siyasette ve kurbanlarımı kandırmakta gerçekten işe yarar. Yaptım da... Biliyorum, bunları bilseydin eminim ki bana güvenmezdin. Ama ben sana gerçekten samimi olmak istiyorum. İlk olarak, arkadaşların... Onları çok kıskandığımı itiraf ediyorum.

Lakin inan bana Asher, değişiyorum. Yani en azından değişmeye söz veriyorum.

______________________________________

Başının üstündeki şapkaya bir de kapşonlu geçirmiş ve yüzünü tamamen saklamıştı.
Banka serilmiş gökyüzünü izleyen çocuğun yanına tüm cesaretini toplayıp oturdu.
Kalbi, sanki onu öldürmek istiyormuşcasına hızla çarpıyordu. Hiç olmadığı kadar ona yakındı bugün . Belki de yüzünü inceleme fırsatını ilk defa yakaladığından belki de onun sıcaklığını ilk defa bu kadar yakından hissettiğinden bilinmez ama düzgün düşünemiyordu.

Elindeki defteri yanına bırakmak aklına geldi . Ardından onunla beraber aynı gökyüzüne bakışlarını dikti. Sonunda hep düşlediği, aynı karede olma fikri kısmen de olsa gerçek olmuştu.
"İyi gözükmüyorsun." dedi Andrei, hala gökyüzünü seyrederken. Ondan tarafı dönmedi. Çünki şuan bile zapt edemediği kalbi daha da coşsun istemedi.

Asher, sebebinin bile bilinmediği bir olaya arkadaşlarını kurban vermişti. Ondan önce de profesör... Aklı o kadar doluydu ki yanına oturan adamı yeni yeni fark ediyordu.
Sorduğu soruyla, adama döndü. Nedendir bilinmez ama cevap verme gereği duydu.
" Kötü günlerden geçiyorum. O kadar..." sesi durgundu. Konuşmaya bile üşenir bir hal vardı sanki üzerinde. Biraz da yorgundu.

Fakat bir anda farkına vardı. O adamı gördüğünü hatırladı. Sınıfta en arkada birileri vardı. O bu çocuk muydu?

Asher, yere eğdiği kafasını hızla sol tarafına çevirdi. Kimse yok. Ama bu nasıl olurdu? O birisine cevap vermişti. Yani bundan emindi. Bir süre sağını solunu ve etrafını hızlıca tekrar kontrol etti. Yoktu. Hiç kimse yoktu...

Başını iki eli arasına sabitledi. Belki de aklımı kaçırmışımdır diye düşünmekten kendini alıkoyamadı. Güneş batmaya başlamışken oturduğu yerden hızlıca  kalktı ve evine doğru yol aldı.

______________________________________

Asher, mutfakta bir süre atıştırdıktan sonra odasına çıkmak için yöneldi. Fakat kapının çalmasıyla bir an şaşırmıştı.
Annesi yoktu, babası ise tam bir alkolikti. Saate baktı henüz dokuz... Babası dönmüş olamazdı.

Etrafında yaşanan ölümler onu tedirgin yapmıştı. Kapıya ürkek adımlarla ilerledi. Kilit kısmını sıkıca tuttu. Sanki birşey olursa bu hareket onu engelleyecekmiş gibi.
"Kim o ?"
Cevap yoktu...
Tekrarladı. "Kim o ?"
Yine cevap alamayınca kapının deliğinden dışarıyı gözledi. Kimse yoktu...

Daha geniş bir tarama yapmak için bu sefer farklı olarak kapıyı açtı. Açmasıyla içeriye dolan serin hava titremesine sebep olmuştu.

Etrafına iyice göz gezdirdi. Kimse yoktu, yine. Bıkkınlıkla iç çekerken içeriye girmek için hamle yaptı. Fakat son dakika yerdeki kağıt parçası ilgisini çekti.
Normalde böyle şeyler ilgisini çekmezdi lakin bu seferki çok güzel gözüküyordu...
Merakına yenik düşüp kağıdı eline aldı ve hızlıca kapıyı kapattı.

İçeriye, salona, girip babasının olmamasından fırsat bilerek bulduğu en geniş koltuğa yayıldı. Elindeki kağıdı bir süre inceledi. Faturaya benzemiyordu...

İkiye katlanan kağıdı usulca açtı. Açmasıyla güzel bir kokunun bulunduğu yere yayılması bir olmuştu. Bu, tarçın gibiydi... Huzur verici.
İçine göz gezdirirken bunun bir mektup olduğunu anlamıştı. Hatta kendisine yazılan bir mektuptu. "Sevgili Asher" diye başlaması da bunun kanıtı.

Oturduğu koltukta iyice yayılırken, ne yazdığını öğrenmek için okumaya başladı.

Sevgili Asher

Kalbinde bir yerlerde küçücük bir çocuk var sanki. Hassas, kırılgan ve her daim mutlu olmaya çalışan zavallı bir çocuk . Yaşadığı şeylerle bitkin düşmüş, ağlamaklı bir çocuk . Ama aynı zamanda cesur biri...
Ve emin ol bu çocuğu yaşatmayı başarman takdire şayan bir şey. Gerçekten Asher... Ah, o masumane hallerin , benim gibi dünyada hiç bir şeyin değer taşımadığına inanan bir nihilistin dikkatini çekiyor. Senin ahlak anlayışın ve dünyaya umutla bakışın , benim silikşeşmiş dünya anlayışımı parıldatan bir yıldız gibi adeta ...
Emin ol sana daha yazmak ve anlatmak istediğim çok şey var. Seninle sonsuza dek böyle konuşmak da istiyorum. Ama yapmam gereken bazı işlerim var, Asher. Umarım beni anlayışla karşılarsın.

Hizmetkarın,
Andrei

İçini kaplayan huzursuzlukla mektubu tekrar katladı. Kimdi bu? Andrei... Öyle birisini tanımıyordu. Ne okuldan ne de çevreden...
Huzursuz ve tedirgin hissetti. Bu mektubu yollayan ile cinayetlerin ilgisi olabilir miydi? Belki de sıradaki kişi bendim diye düşündü.
Ama garip bir şekilde huzur vericiydi de.
Belki de hayatında aldığı ilk mektup buydu. Ve bir erkekten almıştı. Peki neden karşısına çıkmıyordu? Ya da asıl soru, adını ve evini nerden biliyordu?

Parmaklarını üzerinde gezdirdiği mektubu babasının görmemesi umuduyla hızla bir yere saklamaya karar verdi. Odasına gidip, yatağının altına özenle koydu. Bu kimdi bilmiyordu ama içinden mektubu atmak da gelmemişti. Şu vakte kadar hep mutlu gözüktü lakin eve geldiğinde onu mutlu edecek bir şey yoktu. Fakat bu sözler... Kimden olduğunu bilmese bile alışık olmadığı bir şekilde huzur veriyordu. Sıcak, samimi ve içten geliyordu... Sarılacak doğru düzgün kimsesi yoktu zaten, saklasa bile kaybedecek bir şeyi yok...

Bir Katilin Günlüğü [ TAMAMLANDI ] Where stories live. Discover now