20| Başa gelen en güzel tâbir

8.7K 987 1.1K
                                    

20| Başa gelen en güzel tâbir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

20| Başa gelen en güzel tâbir

Arabamın dijital saati sabahın altı buçuğunu gösterirken uykudan mahrum kalan gözlerim kırmızıya bulanmış, yorulmuş bedenime yüzlerce kiloluk ağırlık çökmüştü. Üç saat boyunca dışarıda olmam ve süklüm püklüm evimde Taehyung'u mecburen yalnız bırakmam beni biraz korkuya götürse de onun hala uyuduğu ihtimaline sığınıp durmuş, kendimi buna inandırarak rahatlatmıştım.

Benimle kalışının ikinci günündeydik. Yarından sonraki gün Namjoon'un gelmesi nedeniyle evine geçecek olması bir nebze üzülmeme sebep oluyor, aynı zamanda yengesinin susmasına hayret ediyordum. Şimdiye kadar gidip oğluna, Taehyung'un evimde kalmasını ispiklememesinin sebebini ise onun da işine geldiğine bağlıyordum.

Susuyordu çünkü söylerse Namjoon'un Taehyung'u evden bir daha çıkarmayacağını biliyor, onu gün boyunca yanında istemiyordu.

Susması iki tarafı da kârlı çıkarıyordu.

Babanneme ait olan evin her zamanki yerine park ettiğim arabamda fazla oyalanmadan emniyet kemerinden kurtulmuş, yan koltuğa eğilerek merkezdeki bir fırından aldığım sıcak çörek poşetini kavramıştım. Kapı kulbunu tutarak dışarı çıkmış ve peşimden aynen örtüp kapıları kitleyerek evime doğru ilerlemiştim. Tahta dış kapıyı anahtarla açıp ayakkabılarımı çıkararak parmak uçlarımda hızla merdivenleri tırmanmamın tek odak noktasını ise papatyamın yattığı yerin boş tarafını doldurmaya bağlamıştım.

Lakin buna gerek kalmamıştı.

Merdivenlerin başında tekerlekli sandalyesi ile beni bekleyen Taehyung'la göz göze geldiğimde seri adımlarım yavaşlamış ve onun uykudan yeni kalkmış halini seyrederken "Bir yere mi gittin?" diyerek günün ilk konuşmasını sunan papatya güzelime tebessüm ederek merdivenleri bitirip dibine ilişmiştim. Sol elimle alnına dağılan saçlarını kaldırıp şakağına sert bir öpücük kondururken elimdeki poşeti sallamış, dudaklarımı teninden çekerek "Bize çörek aldım." demiştim.

Şişik gözleri elimdeki poşete değerken "Sırf çörek almak için merkeze mi gittin? Hem de bu saatte?" diyerek yalanıma inanmadığını belli etmiş, güzel kaşlarını çatıp "Bir iş çeviriyorsun değil mi?" diye mırıldanmıştı.

Ellerimi teslim olurmuşcasına havaya kaldırarak "Pekala yakalandım. Teslim oluyorum." demiş, onun ağzını açmasına izin vermeden "Ama söyleyemem, sürpriz. Bugünün sürprizi." diyerek cümlemi devam ettirmiştim.

"Ne sürprizi? Bugün bir yere mi gideceğiz?"

Meraklı sorularından kaçmak adına yanından geçerek mutfak tezgahına ilerlediğimde peşimden teker sesleri geldiğini duymuş, yanımda o yokmuş gibi davranıp dudaklarımla bir ıslık tutturmuştum.

"Cevap versene. Nereye gideceğiz?"

Ayaklarımın yanında durup başını havaya kaldırarak bana baktığında, yüzümde bir tebessüm oluşmuş ama yine de pes etmeyip terekten iki tane tabak indirmiştim. Aldığım poşetin içini açıp sıcacık çörekleri tabaklara yerleştirirken "Kime diyorum? Jungkook!" diye homurdanan Taehyung tişörtümün ucundan tutup çekiştirmiş ve daha fazla dayanamadan gözlerimi, güzel gözleri ile buluşturmuştum.

Daisy Jam |TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin