6| Olan ve olması istenilen

9.1K 1.2K 1.3K
                                    

6| Olan ve olması istenilen

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

6| Olan ve olması istenilen

"Vay be! Şiddetle; ben aşık olmayı beceremem diyen Jungkook, bir çocuğa ilk görüşte aşık mı oldu şimdi?"

Evimin, artık en fazla zamanı geçirdiğim balkonunda otururken bir yandan sigara ve kahve içiyor, bir yandan da dostum Hoseok ile konuşuyordum. Beş gündür Taehyung'u görmemiş, sonunda içimi karartan düşüncelerim patlak vermişti. Namjoon hyungu tarladan döndüğü için yanıma gelmiyor olabilirdi ki bu düşündüğüm en iyi seçenekti. Diğer seçenekler benden artık nefret etmesi, korkması, tiksinmesi, bir daha yüzümü görmek istememesi vesaire olmak üzere göğe kadar uzanıyordu. Cesaret edip evine gidemediğim için kendimi sigaraya, alkole vuruyor; evimin herhangi bir köşesinde sarhoş olup sızıyor ve uyandığım an aklıma doluşan koyu düşünceler ile tekrar içki şişesine uzanıyordum.

"Tam olarak aşık sayılmam Hoseok. Sadece görsen o kadar güzel bir çocuk ki tanrının sana, bana haksızlık yaptığını düşünürsün. Kumral saçları güneş gibi, bal köpüğü gözleri sana önceki sarı ve sarının tonlarını unutturur. Kavruk teni, buğday tarlalarını bile kıskandırır. Ah, bir de papatya reçeli yapıyor biliyor musun? Çok da güzel yapıyor."

Son cümlemi iç çekerek söylediğimde, telefonun diğer ucundan gelen şen kahkaha, beni mutlu etmeye yetecek kadar güçlü değildi. "Sen fena aşık olmuşsun dostum." dedi Hoseok, ne kadar hayır desem de inanmayacağını belli eden bir ses tonuyla. "Ama aşık olmak sana yaramamış. Çok ehvamlı olmuşsun. Bu kadar düşünme, anlattığına göre Taehyung senden bu yüzden uzaklaşacak bir çocuk olamaz. Daha iki erkeğin aşk yaşayabilmesini bile bilmeyen biri, hareketlerini yanlış anlayacak değil."

İki parmağım arasında küçülen sigaradan bir yudum daha çekip, tablanın kenarına kibarca dalı sıkıştırdığımda, dudaklarımdan savrulan dumanla soğumaya yüz tutmuş kahvemi de hemen sonrasında ağzımın içine buyur etmiştim. "Bu daha kötü değil mi?" dedim neşesizce telefonun ahizesine doğru. "Yaptığım hareketler bir o kadar doğruyken, Taehyung'un beni yanlış anlaması. Bu hiçbir zaman, benim şansım olmamasını göstermiyor mu?"

"Bunu gerçekten sen mi söylüyorsun? Çünkü benim tanıdığım Jungkook bu değil. Sen şans nedir bilmezsin dostum, sen kaderci değilsin. Şimdi neden kaderin cilvesine kapılıyorsun?"

Umutsuzca omuz silkip öğlen güneşinin, biçilmemiş buğday tarlalarına vuruşunu seyrettim. Taehyung hayatımda karşılaştığım her şeyden, her kişiden çok farklıydı. Hırslı olmayı elbet bilirdim, elbet Taehyung için savaşabilirdim. Ama bir o kadar da yapamazdım. Ben, güzel bedenin içinde taşıdığı minik kalbin canını yakamazdım. O güzel gözlerinden dökülen gözyaşlarının sorumlusu olamazdım.

Kıyamazdım. Taehyung'a asla kıyamazdım.

"Eğer senin tanıdığın Jungkook olsam, geleceğimiz o kadar bariz belli ki dostum. O aptal yengesi Taehyung'a kim bilir neler yapar, Namjoon hyungu nasıl davranır, medeniyetten uzak komşuları bu durumu nasıl karşılar... hepsi belli değil mi? Benim için bunlar önemsiz ama Taehyung'un canı yanar."

Daisy Jam |TaekookWhere stories live. Discover now