Basketçi Bey : Ne konuda

Utangaç Güzel : Konuştuğumuz bu konuda işte

Basketçi Bey : Durduk yere kendi kendine tribe giriyorsun ama

Basketçi Bey : Söyledim ya işte

Utangaç Güzel : İyi

Utangaç Güzel : Umarım öyledir

Utangaç Güzel : Yalan söylüyor olsaydın bu sefer geçen ki gibi olmazdı herhalde

Basketçi Bey |
Görüldü ✓

Yediğim görüldüye şaşırırken kızmıştım da. Durduk yere görüldü atmıştı. Kızdığımı biliyor ve buna dikkat ediyordu. Öküz falan ama düşünceli de yani. Ben de buna önem vermemeye çalışıyordum. Elimden geldiğince tabii.

Masanın üstünü toplayıp odadan çıktım. Sofrayı kuran anneme kısa bir bakış atıp arkamı fark ettirmeden geri dönecekken bana seslenmesiyle yüzümü buruşturdum. "Gel buraya kız gel gel. Yardım et az"

Söylene söylene yanına gittim. "Elin çalışsın elin"

Çatal, kaşığı masaya koyduktan sonra gidip bardakları da aldım. Annem de yemekleri alıp geldiğinde masaya oturduk. Babam zaten masada bekliyordu yemeği. Yemeği yedikten sonra toplamaya da yardım edip çay koydum.

Annem gözleri yaşarmış gibi bana bakarken bu tavrına göz devirdim. Sanki hiç iş yapmıyormuşum gibi bakıyordu. İkinci bardakları da doldurup odama geçtim. İzlediğim diziyi açıp kaldığım yerden devam ettim.

Bir adama her izlediğim bölüm nasıl düşüyorum ben ya? Kendi kendime iç çekerek izliyordum. İki bölüm izledikten sonra bilgisayarı kapatıp yerine koydum. Saat erken olduğu halde uykum gelmişti.

Yatağın içine girip üstümü örttüm. Telefonu esneyerek bıraktım. Işığı unuttuğumu daha yeni fsrk edip söylenerek ayağa kalktım. Neden uzaktan kumandası falan yoktu ki bunların? Kendimi tekrar yatağa atıp gözlerimi kapattım.
~

Minibüsten inip okula yürümeye başladım. Yakındaki marketten çikolata bisküvi almayı düşündüğümden o tarafa yürüdüm. Markete girdiğimde boş olmasını fırsat bilip rahatça istediklerimi aldım. Çantamın içinden cüzdanımı ararken neden telefon kapına fazladan para koymadığımı düşünüyordum.

Çantayı kurcalarken bir anda geriye doğru sendeledim. Çanta astığım tek omzumdan yere düşerken içindeki bir kaç defterle beraber cüzdan da çıkmıştı. "Özür dilerim"

"Sorun değil" Yere eğilip defterleri alırken benimle birlikte toplamak için eğilen Burak'a "Gerek yok gerçekten" dedim. Dinlemeyip cüzdanla son kalan defteri eline aldı. Aynı anda kalktığımızda gülümseyip bana uzattı. "Teşekkür ederim"

Elindekileri aldığımda derin bir nefes çekti. "Asıl ben teşekkür ederim" Anlamamış bir şekilde ona baktığımda gülüşü genişledi. Kaşlarımı kaldırıp son kez baktıktan sonra kasaya geçtim.

Aldıklarımı ödeyip çıkarken marketin ilerisinde yürüyen Ata'yı gördüm. "Piiiştt!" Bakmadı. Ardından bir kez daha seslendiğimde kafasını çevirip etrafına baktı. Göz göze geldiğimizde çantayı kapatıp ona doğru ilerledim.

"Günaydın" Canlı çıkan sesime karşı yorgun sesiyle "Günaydın" dedi. "Her pişt diyene bakıyor musun sen?" Gülerek söylediğime karşı bile yüzünde en ufak bir değişme olmazken kafasını iki yana salladı. "Baksam ilk seferden bakardım herhalde"

Cevabına karşı yüzümü buruşturdum. Yüzü önüne dönük olduğundan görmediğini düşünüyordum. "Görüyorum"

"Gör ne olmuş?" Derin bir nefes verip bana dönerken bir şey söylemek istiyor gibiydi. Dudaklarını araladığı sırada arkadan adımı seslenen Burak ikimizin de o tarafa dönmesine sebep oldu. Ata'nın kaşları çatılırken o umursamayıp bize doğru yaklaştı.

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıWhere stories live. Discover now