Canım,

Belki bu yazdıklarımı okuduktan sonra bana çok kızacaksın. İlk olarak her şeyden özür dilerim güzelim. Bazı şeyleri senden gizlediğim için affet beni. Nereden başlayacağımı bilmiyorum fakat iki sene önce neden seninle uzun bir süre konuşmayıp görüşmediğimi hep merak ettin fakat ben hep yalan söyledim sana. O iki sene önce yanında olmamamın sebebi oğluma hamile olduğum içindi. Gayrimeşru bir evlat edinmek benim için utançtan başka bir şey olmadı hiçbir zaman. Bu düşüncemi bilseydin benden nefret ederdin büyük ihtimalle. Ben acımasız bir adamla birlikte olacak kadar aptaldım Tutku. Oğlumu gördüğümde aklıma hep o adam gelirdi. Bakmadım ona. Hiçbir zaman sevmedim. O benim için hata gibiydi. Ve ondan kurtulmam gerekti. Oğlumu yetimhanenin önüne atıp kaçacak kadar kafayı yemiştim. Ondan sonra ilaçlarım devreye girdi. Bir senede kendime gelmiştim. O yüzden tedaviyi bıraktım. Fakat sonra ilaçlara yeniden başlayacağımı bildiğim halde yetimhaneye gittim Tutku. Ve tahmin ettiğim gibi ilaçlara yeniden başladım. Fakat umudumu yitirmedim. İki sene önce yaptığım bir hata yüzünden çocuğumun hayatını mahvedemezdim.
O yüzden kendime bir eş bulabilirsem çocuğumu yetimhaneden kurtaracağım. Her şey güzel olacak inanıyorum. Ne de olsa teyzesisin sonuçta. Sana bu mektubu yazıyorum çünkü sana bunu yüz yüze anlatmaya utanıyorum. Bu mektubu okuduktan sonra bana çok kızmaman ümidiyle.

                    Seni çok seven arkadaşın Duygu...

Kağıt elimden kayıp düşerken ayakta durabilmek için masaya tutundum.  Az önce okuduklarım...

"Tutku iyi misin?" sesler uğultulu gelmeye başlamıştı bile. Etraf kararıyordu. Geç bile kalmıştı.

"Tutku!"

"Tutku için bugün yoğun bir gündü. Stres ve yorgunluk bayılmasına sebep olmuş. Biraz dinlenirse kendine gelir. Geçmiş olsun yeniden." sesler yavaş yavaş yerine otursa bile gözlerimi açamadım. Birbirine yapışmış gibiydiler. O sırada elimin üzerinde sıcak bir el hissettim. Alpay olmasını umuyordum. Ne gözümü açacak ne de konuşacak halim vardı. Uykuda olup bilincim açıkta gibiydim.

"Her şey üst üste geldiği için üzgünüm Tutku'm. Böyle olacağını bilseydim Duygu'nun ölümünü sindirdikten sonra getirirdim bu kağıdı sana." Yiğit. Bana Tutku'm diyecek tek piç oydu çünkü. Sesinden bile belliydi Yiğit olduğu. Uyuduğumu bildiği halde benimle konuşması farklı bir aptallıktı. Fazla film izlemenin sonuçları olsa gerek.
O sırada telefonumun sesi kulaklarıma doluştuğunda bıkmışça bir of sesi duydum.

"Şu herifte arayıp duruyor." Yiğit'in bahsettiği kişi yüzde yüz Alpay'dı. Başka biri olmasına imkan yoktu. Artık uyanmanın zamanı gelmişti. Göz kapaklarımı oynatıp zorla açarken bir kaç defa gözlerimi kırpmak zorunda kaldım.

"Tutku iyi misin?" şu an iyi olmak umrumda değildi. Alpay'a cevap vermeliydim.

"Telefonumu ver."

"Dinlenmen gerek."

"Telefonumu ver dedim değil mi? Seninle konuşmamı istiyorsan telefonumu ver." telefonu bana uzatınca alıp hızlıca açtım.

"Alo Alpay?"

"Kendini korumaya alsan iyi edersin." telefonu yüzüme kapatmasıyla küfür etmem bir oldu.

"Gitmen gerek."

"Ne?"

"Akşam saat sekizde hep gittiğimiz kafede ol. Geri kalan her şeyi sonra konuşacağız."

"Tamam. Saat sekizde orada olacağım." sandalyeden kalkıp odadan çıktıktan sonra derin bir nefes verdim. Bir dakika sonra kapı hayvan gibi açılınca çarşafı üzerime örtmem bir oldu.

DUYGUNUN ÖTESİNDE +18Where stories live. Discover now