3.4

3.4K 232 99
                                    

Selamlaarrr!

🌼🌼
Minik Bir Duyuru: Bir sonraki bölüm etkinlik için sorunun olacağı bölüm olacağından bu bölümün sınırı düşük olacak. Çünkü saat 00:00 olduğunda etkinliğin olduğu bölümü yükleyeceğim. Yine de sınırın geçilmesi önemli yoksa etkinlik ile birlikte yeni bölüm de 12 saat sonrasına sarkabilir! 
🌼🌼

Duyurumu da yaptığıma göre sizi daha fazla tutmayayım ve bölüme geçelim!

Sınır: 20 oy 40 yorum❤

Medya: Ela💕

Şimdiden etkinlik için başarılar!


















"Sen..." dedim nutkum tutulmuş şekilde.

"Evet Ela'm ben." dedi telefonun diğer ucundaki ses.

"Sen E misin?"

"Evet Ela'm." o konuştuktan sonra bir süre sustum. Ben susunca o da sustu. Bir süre sadece telefonun diğer ucundaki nefes sesini dinledim. 

"Ela'm?" en sonunda onun konuşmasıyla sanki bunu bekliyormuş gibi ağlamaya başladım.

Hıçkırmıyordum ya da bağırıp çağırmıyordum. Sadece akan gözyaşlarım ve çektiğim burnumun sesi vardı.

"Ela'm sen ağlıyor musun?" dedi küçük bir telaşla. Göremeyeceğini bilsem de başımı salladım.

"Nerelerdeydin? Günlerdir sana mesaj atıyorum ama o mesajların hiçbiri sana gitmiyor." dedim burnumu çekerek.

"E, neden beni engelledin? Günlerdir neler yaşadığımı senin dışında anlatabileceğim kimse yoktu. Sana o kadar çok mesaj yazdım, sildim ki. Bir tanesi bile sana ulaşmadı. Ya ben sana güvendim ve sırrımı paylaştım seninle E! Madem gizli numaradan arayıp fısıldayarak konuşabiliyordun, neden günlerdir bekledin?"

"Hop hop hop! Sakin ol, seni engellemedim ben. Söylemiştim sana hatırlamıyor musun? Annem telefonumu aldı hemde ikisini de. Bende ancak şimdi arayabildim. Bu numarada bana ait değil zaten. Bir yakınımın numarası. Sen onu bunu boşver. Ne oldu sana?" Aptal, aptal, aptal! Gerçekten çok aptaldım.

"E, ben çok özür dilerim sana öyle demek istememiştim. Gerçekten çok salağım! Üzgünüm, kaç gündür bu halde olduğumdan... Deliriyorum galiba. Gerçekten özür dile-"

"Şşştt! Özür dilenecek bir şey yok. Hadi anlat bana." Yanaklarımı kurularken cevap verdim.

"Gerçekten boşver, önemi yok. Ben kapatayım telefonu, iyi tatil-"

"Ela'm kızmaya başlıyorum ama. Anlatır mısın artık? Sen sormadan söyleyeyim, söz aramızda kalacak." biraz tereddüt etsem de anlatmak bana iyi gelebilirdi. Ayrıca E dışında anlatabilecek kimse yoktu. Anlatabileceğim en uygun kişi E'ydi.

"E ben çok kötüyüm." sustu. Hiçbir şey söylemeyip benim tekrar konuşmamı bekledi.

"Ben sana söylemedim ama sen gitmeden 2-3 gün önce benim başım ağrımaya başladı ve tam senin gittiğin günden beri inanılmaz derecede ağrıyor. Dayanamıyorum, üstelik sanki başımın ağrıdığı yetmiyormuş gibi sesler de beni rahat bırakmıyor. Tüm gün ağrıyor, özellikle akşamları o kadar çok ağrıyor ki. Hava aydınlanana kadar hiçbir şey yapamıyorum. Uyuyamıyorum bile. Dayanamıyorum artık E! Ölü gibi geziyorum. İlaç almaya ya da yemek yemeye çalışıyorum ama olmuyor. Susmuyorlar bir türlü. B-ben n-napacağımı bilmiyorum a-artık. K-kimseye h-hiçbir şey anlatamıyorum. G-gerçekten kafayı y-yiyeceğim artık. Nolu-"

"Tamam Ela'm yeter. Asıl ben özür dilerim sen böyleyken seni yalnız bıraktığım için." burnumu çektim.

"Senin bir suçun yok, neden özür diliyorsun ki? Ama lütfen bana yardım et. Delireceğim artık, lütfen!" dedim yatağa kendimi bırakırken.

"Ela'm bir çözüm yolu var ama sen kabul eder-"

"Söyle hemen söyle lütfen!" biraz bekledi ve devam etti.

"Ela'm bu durumdan kurtulmanın en kolay yolu bir hastaneye gidip-"

"Yo!" diyerek kestim tekrardan onu.

"Ama Ela'm bu senin iyili-"

"Dur artık!" ani yükselmemle sustu.

"E, yapamam anlamıyor musun? Olmaz! Hastaneye falan gitmeyeceğim."

"Ela'm tama-"

"Hastaneye gitmeyeceğim, gitmeyeceğim, gitmeyeceğim!" diyerek cevap vermesini beklemeden telefonu suratına kapattım. Kapıyı kilitleyip duvara yaslandım ve dizlerimi kendime çekip oturduğum yerde sallanmaya başladım.

"Gitmeyeceğim! Gitmeyeceğim! Gitmeyeceğim!"

İzin ver de seni hastaneye götüreyim abicim.

"Hayır! Gitmeyeceğim Koray!"

Bir doktora görünmelisin Boncuğum.

"İstemiyorum Şebnem! İstemiyorum."

Bu durumdan kurtulmak için hastaneye gitmelisin Ela'm.

"Yo yo yo! İstemiyorum E! Hastaneye gitmeyeceğim!" deyip sanki kafamın içindeki sesler susacakmış gibi ellerimle kulaklarımı kapadım. Sesler hala devam diyordu. Dayanamayacaktım, o sesler galip gelecekti.

"Rahat bırakın beni!" diye tüm gücümle bağırarak yanımdaki komodin de duran parfüm şişesini sadece 1 metre önümde duran aynaya fırlattım. Tekrar dizlerimi çekip ellerimle kulaklarımı kapadım ve oturduğum yerde hafif hafif sallanarak gitmeyeceğimi sayıkladım. Önümdeki cam kırıklarını ve çatlamış aynayı umursamıyordum. Cam kırıldıktan sadece 1 dakika sonra kapının önüne gelip açmaya çalışan Koray ve Şebnem'i bile umursamıyordum. Nasıl umursayabilirdim ki?

Sizinde kafanızda günlerdir hiç susmayan ve sizi çıldırtan sesler olsa siz umursar mıydınız?


















Tekrar hatırlatıyorum:

-Sınır az çünkü geçildikten sonra 00:00'da etkinlik sorusunu içeren yeni bölüm gelecek.

-Doğru yorum yapan ilk iki kişiye soru sorma hakkı verilecek.

-Şimdiden iyi olan kazansın!   

Bb💕

ERİYORSUN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin