"Gitmeyip ne yapacağım?" Gözlerimi etrafta gezdirip derin bir nefes verdi. Oflar gibi verdiği nefesten sonra yeniden gözleri beni buldu. "Konuşalım"

"Neyi? Konuşacak ne var? " Sinirle ofladı. "Daha ne kadar böyle devam edeceksin sen? Ne yapacağım nereue gideceğim neyi bilmem ne" Sesini sona doğru inceltip konuştuğunda bir an gülesim geldi.

"Ne yapmamı bekliyorsun Eren?" Kaşlarını kaldırdı. "Bu kadar ters davranmamanı"

"Normal davranıyorum. Sanki her gün aramız çok iyi canım cicim diyorduk da şimdi değişti gibi konuşuyorsun"

"Ya kızım salağa mı yatıyorsun sen? İnadına mı yapıyorsun?" Sinirle konuştum. "Düzgün konuş!"

"Abuk subuk konuşma o zaman. Kaç yıllık karı koca gibi kavga ediyoruz resmen"

"Aman Allah korusun." Eliyle yüzünü sıvazlayıp derin bir nefes verdi. "Allah'ım sen bana sabır ver yarabbim."

"Bana lazım asıl. Sana noluyor?"

"İnsan gibi konuşamayacağız galiba biz" Kafamı salladım. "Sen camış olduğundan ne mümkün"

"Haydaaa. Bana kaldı yine. Konuşmak isteyen benim hayvan olan camış olan yine benim." Benim cevap vermediğimi gördüğünde devam etti. "Şu olanlar hakkında... Yani oraya götürmem konusunda haklısın."

"Eren ben bunu konuşmak istemiyorum" Yana adımladığımda önüme geçti. "Şimdi konuşmazsak bu hep böyle devam eder biliyorum. Ben seni seviyorum ve böyle devam etsin istemiyorum."

Şokla ona dönerken afalladı. "Yani sevdiğim birisin. Ne kadar birbirimizle uğraşıyor olsak da sende de öyle biliyorum" Yutkundum. Ben cevap vermezken devam etti. "Gerçekten özür dilerim. Oraya götürmem biraz saçma oldu."

"Biraz?" Gülüp cevap verdi. "Tamam birazdan daha çok. Ama ne bileyim cadı ben sinirleneceğini"

"Ne bileyim mi? Kız bakışlarıyla bile belli ediyor benden haz etmediğini. Hoş bende ona hayran değilim ama belli yani. Kör müsün sen de? Götüre götüre oraya götürüyorsun"

"O gün de söyledim. Vakit geçirmek içindi. Çağırmıştı da zaten. Kıramadım"

"Sevgilin olabilir yani kız. Sorun değil. Umrumda da değil Eren."

"Bu kadar konuşmaya çalışıyorum. Hâlâ umrumda değil mi diyorsun bana?" İçimden tam tersi olduğunu haykırırken kafamı salladım. "Evet. Bu kadar uğraşmana gerek yok. Umrumda değil çünkü."

"Sen var ya! Yemin ediyorum daha sana bir şey demiyorum ya. Peki sen bilirsin. Sorun yok diyorsan yok umrumda değil diyorsan değil."

"Aynen öyle." Sinirle kafasını salladı. "Konuşman bittiyse gidiyorum?" Sorarcasına ona baktığımda elini salladı. "Bitti.. Konuşma da bitti"

Son kez ona bakıp arkamı döndüm. Öyle bir bitti demişti ki içime işlemişti ses tonu. Onunla olamayacağımızı biliyordum. Biz daha birbirimizle kavga etmeden konuşamayan iki insanız. Sevgili olsak bir kaç güne ayrılır çevremizdekileri de kendimizle birlikte yıpratırdık.

Bunlar durmadan aklımda dönüp dönüyor ve beni çıkmaza sokuyordu. Arya ile de bu konuyu doğru düzgün konuşmaya korkuyordum. Biliyorum ki bu düşüncemin saçma olduğunu söyleyecek.

Otelin oraya geldiğimde Aryalar daha ortada yoktu. Odaya çıkıp pencerenin önüne geçtim. Düşünmek istemesem de kendime engel olamıyordum. Aklımda dönüp dolaşan bir sürü şey vardı.

Arya'dan

"Ya saçım başım ıslandı hep Ata!" Söylenerek saçlarımı karıştırdım. Hep kar olmuştu. Sözde benden intikam alıyordu işte. "Banane"

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin