17 | 'Gerçek' Büyücüler

3.9K 543 168
                                    

çok güzel okumalar✨💕
maroon 5 'runaway'

———————————————————

Taehyung, yatağının tavanıyla bakışırken gülmemek için dudağını ısırıyordu. Olmuştu, gerçekten olmuştu. Hem aşkını hem de kendisiyle ilgili sakladığı her şeyi itiraf edebilmişti. Üstelik, Jungkook da ondan hoşlanıyordu. Hayal edebileceği en yüksek şey olmuştu, bundan birkaç ay önce aynı tavana bakıp sadece hayalini kurabildiği şey şu an gerçekti.

Elleri titreyerek yüzüne gitti, parmak uçları dudağına değdi. Jungkook beni öptü, diye düşündü. O anı hâlâ sanki hemen az önce yaşamış kadar net hatırlıyordu. Kendine hakim olamayıp kıkırdamaya başlayınca hemen eliyle ağzını kapattı ama bu daha da gülmesine sebep oldu. Uykusu hafif olan Yoongi mırıldanıp yattığı yerde dönerken Taehyung kendini zar zor durdurabilmişti.

Yoongi'ye söylemeli miydi? İllaki ettikleri kavgadan bahsetmesi gerekecekti çünkü Jungkook'la ihtiyaç odasından ayrılmadan önce her şeyi düşünmüşlerdi. Vante'nin gizliliğini korumak azına hâlâ küslermiş gibi davranmalılardı çünkü eğer John barıştıklarını görürse doğal olarak bunun nasıl olduğunu kurcalayacaktı - öyle kolay kolay çözülecek bir sorun değildi bu yaşanan olay. Basit bir şekilde "Ya ben aslında John'a yalan söylüyordum onu geçiştirmek için," derse Jungkook'un onu affetmeyeceği barizdi, hem Taehyung'un ailesinin Salmon olması, Jungkook'a söylediğinin gerçek olma ihtimalini düşürürdü hem de Jungkook, Taehyung'un John'a mı yoksa kendisine mi doğru söylediğini anlayamazdı. Bu yüzden oynamak, yalan söylemek zorundalardı. Yoongi'ye Jungkook'la ihtiyaç odasında olanları anlatmak, direkt olarak her şeyi itiraf etmek demekti.

Kilit kırılmıştı artık, kendini herkesten saklıyordu ama önce Profesör Potter'ın sonra da Jungkook'un öğrenmesiyle tabu ortadan kalkmıştı. Aniden gelen cesaretle "Yoongi!" diye seslendi yan tarafındaki yatakta uzanan gence. Yoongi birkaç homurtu çıkardı ve yorganına daha çok sarıldı. Tekrar "Yoongi!" diye seslendi Taehyung, artık ayaklanmıştı, sırtından sarsarak uyandırmaya çalışıyordu. "Sana bir şey anlatmalıyım. Hey, Yoongi, kalksana!"

Yoongi kaşlarını çatarak gözlerini yavaşça araladı. "Ne var?" diye homurdandı. Taehyung arkadaşının yatağına oturdu, "Sana her şeyi anlatacağım," dedi. "Hem de her şeyi." Yoongi'nin hemen doğrulup anlatmasını istemesini beklerken ondan aldığı geri dönüş "Sabah anlatırsın," olmuştu.

"İyi," dedi Taehyung tekrar kalkıp yatağına yatarken. "Şansını kaybettin. İyi geceler."

"Neyse, şimdi anlat bari," dedi Yoongi çaresizce. Taehyung kıkırdayarak döndüğünde bu taktiğin asla şaşmadığına bir daha emin oldu. Taehyung da daha fazla nazlanmadan -normalde Yoongi'nin daha ısrarcı olmasını ister, uğraştırırdı- tekrardan Yoongi'nin yatağına oturdu. Taehyung derin bir nefes alıp o an gelen cesareti kaçırmak istemezcesine birden bire "Vante aslında benim!" dedi, odanın dışından duyulmayacak bir ses tonuyla. Yoongi'nin gözleri kocaman açılırken dudakları aralanmış, buna karşın hiçbir ses çıkaramamıştı. Yedi saniyelik bakışma sonrasında Taehyung'unkinden az daha yüksek bir tonda "Ne?!" diye bağırdı. Taehyung "Muffliato," diyerek salladı kıvrımlı asasını.

"Çok fazla şey biliyordum ve tüm bunlara göz yummak zorunda kalıyordum. İnsanları haberdar etmek için bundan daha iyi bir yol gelmemişti aklıma. Yazıları İhtiyaç Odası'nda yazıp bir ev ciniyle dağıttırıyordum, aslınd-"

"Bir saniye, İhtiyaç Odası gerçek mi? Ev cini de nereden çıktı. Tanrım, tüm bunlardan daha önemlisi bana Vante olduğunu söylüyorsun, kafayı yiyeceğim! Devam et!"

The Quidditch | TaekookWhere stories live. Discover now