「01」 öpüşürken kapanan gözler

7.8K 431 521
                                    

1. BÖLÜM 

 öpüşürken kapanan gözler

Jeon Jungkook'tan nefret ediyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Jeon Jungkook'tan nefret ediyordum.

Aldığım nefeslerin ciğerimi yakmasına neden olacak kadar nefret ediyordum. 

Nefret ve aşk aynı hamurda yoğurulmuş, aynı tutkudan doğma ölümcül hislerdi. Aralarındaki bu yakınlık yüreğime korku salardı her seferinde; zihnimi altüst eder, inandığım ve hissettiğim her şeyi sorgulatırdı. Uykularımı kaçıran bu ikilem, bunca zamandır bir yalanın içinde birbirimizle oynadığımızı mı gösterirdi yoksa azılı iki düşman olduğumuzu mu? Emin değildim. Belki de bunun cevabına kavuştuğum gün her şey için çok geç olacaktı. Yine de inatçılığımdan ödün veremiyor, hırçın dalgalarımla onu oyunun içine geri çekmeden duramıyordum. 

Bazı geceler aklıma düşüyor, merak ediyordum: onsuzluk içimde bir boşluk mu yoksa tatminiyet mi yaratırdı?

Bu nefretimin duvarı yumruklamaktan farkı yoktu yine de. Alçıyla sıvanmış ve özenle boyanmış duvar çatlaklarla doluyor, ancak en derin hasarı yara bere içindeki yumruğum alıyordu. Günler boyunca kemiklerimi sızlatıyordu. 

Nefretimin kaynağının nereye bağlı olduğundan pek emin değildim. Zaman bize zalim davranmıştı yalnızca. Yıldızlarımız bir türlü barışmayı becerememiş, kavuşmayı reddetmişti. Yıllar boyu süregelen tartışma ve sözlü dalaşmaların birikimi bir çığ gibi yükselmiş, yüreğimdeki yangınları körüklemekte gecikmemişti. Hislerimizin karşılıklı olduğundan adım kadar emindim, kendi diliyle söylediğini dahi duyduğumu anımsarken bundan kuşku duymam tuhaf olurdu zaten.

Müzik grubumuzun ikinci yılını kutlamak için başlatılan bu büyük partinin verildiği lüks mekanın en kuytu köşesinde bir ay gibi ışıldarken, ondan nefret ediyordum. Yıldızların parlaklığını çalmış büyük ceylan gözleri benimkileri kıskıvrak yakaladığında, kanımda kaynayan bu köklü duyguya karşı koyamıyordum. Kuru gülleri taşıyan küçük dudaklarında şeytanlarımı uyandıran, öfkelendiren bir gülümseme vardı, büyük kemikli elleri kucağındaki adamın bacaklarını turlarken bana meydan okur gibi bir tavrı vardı. 

Gözlerimin içinden ruhumu görebildiğinden korkuyordum, bir adamın böylesine kışkırtıcı, pasifik okyanusundan daha derin bakması mümkün müydü? Onunla tanışana kadar varlığından habersiz olduğum şeytanlarımı öfkelendirmesi doğru muydu?

Dudaklarımı hırsla ısırdım, belki de arka dansçılarımızdan biri ile yiyiştiğini menajere ihbar edip azar işitmesini sağlamalıydım ancak bunu yaparsam Taemin ile altı aydır süren ilişkimizi ispiyonlayacağının bilincinde olmak, beni bunu yapmaktan alıkoyan tek şeydi. İkimizin elinde de birbirimizin itibarını mahvedecek kozlar vardı. 

Aynı müzik grubunun üyeleri olarak birbirimize saygı duymamız, arkadaş olmamız gerekirken böylesine bir düşmanlığın içinde olmamız gülünçtü. 

mad about you ㅡ vkookWhere stories live. Discover now