Evre Evre Ayrılık

324 0 0
                                    

Son Pişmanlığın Sebebi Günahkardır
Çok geldik çok gittik, bazen çok sevdik bazen seviyormuş gibi bile yapamadık, bazen çok kez unutmayı eyleme dökemedik ama bazen bir bakmıştık unutmuştuk.
Haysiyetsizce özledik, geri istedik, geri döndük, silemedik, belki de silmek istemedik.

O son kadehi içmeseydik ne kaybederdik? Ama yine de iyi ki içmişiz.
O son pişmanlığa gelmeyecektik mi yoksa aman aman efendim nerelere geldik mi?
Hiçbir şey yapmamak zamandan çalmaksa bir şeyler yapmak neden günah olsun?
İşte olay burada başlıyor. Gitseniz bir sebebi vardır. Geri dönseniz de.
Bırakın sorduğum sorular cevapsız kalsın, tadımızı kaçırmayalım.

Geri dönülmez yollara girebilir, serin sulara balıklama atlayabilirsiniz. Sonuç itibariyle insansınız ve sizin tercihleriniz doğrultusunda gelişen olaylardan dolayı pişmanlık yaşarsınız.

PİŞMANLIK HANGİ EVRENİN KÖPEĞİ
Ayrılıktan sonraki ilk ay muazzam bir kafa rahatlığıyla gelen 'özgürlük' hissi, kişiyi yeniden doğmuşa çevirebilecek kadar albenisi yüksek bir aydır. Kişi bir oh çekişle günleri, haftaları devirirken nerde akşam orda o olur, bir gram mutsuzluk ve yalnızlık hissetmez. Ara sıra yoklayan 'eksiklik hissi, birkaç dakika sonra geçer ve yerini alakaya maydonoz samimiyetsizliği alır.
Yeni arkadaş çevresi aranır; bulunursa ne ala bulunamazsa arada sırada uğrayan eksiklik hissi sık sık uğramaya başlar. Bu sefer olaylar biraz can sıkıcıdır.
Çünkü hali hazırdaki arkadaşları laf arasına eski sevgilinin ismini geçirmekten asla bıkmaz, usanmazlar. Unutulması gereken bir eski sevgili vardır ve sağolsunlar adını eksik etmezler.
Bu ayrılığın ilk evresinde yeni arayışlara bile geçilebilir. Daha hızlı unutmak için, hayata hiç o olmamış gibi başlamak için, hatırlamak istediği duyguları hatırlamak veya sadece bulabilmek için arayışlara geçebilir. Küçük bir not geçmeliyim ki, barışma ve kucaklaşma düşünülüyorsa ileri ki zamanlarda, ya bu evreyi yaşamadan ikinci ve üçüncü evreye geçin ya da direkt geri dönün derim ben. Çünkü bu evre en çok hata yaptıran en olmaz durumlara kişiyi atan çıban gibi bir evredir. Kişi mantıklı kararlar aldığını sanar fakat hayatının hatası kapıdadır farketmez.

İşte kendine bakmalardır, saçı başı değiştirmelerdir, giyim kuşama özenmelerdir bu evre de baş gösterir. İçten içe onun pişman olmasını ve tekrar birlikte olmak istenir ama iki taraf için de özgürlük artık ellerinde, halaya ha başlandı ha başlanacaktır.

İkinci evre biraz daha durağan geçer. Yapılan bir takım götlüklere rağmen hala kalple beyin savaş verir ve tercih yapmak bir hayli zordur.
Yalnızlığa ve onsuzluğa alışılmış sanılır; buna inanmaktan ve itaat etmekten gayet mutluluk duyulur.
En çok "oh" bu evre de çekilir. İlişkinin içindeki sorunlar artık daha vizyonlu göz önüne gelir. Kaybeden değil kazanan olduğuna inanılır.
İnsanlarla iletişim kurmak ilk evreye göre daha zordur. Çünkü kendi kabuğuna çekilip yaşananları tartma ve yalnızlığın mutluluk getireceğine kendini inandırma evresine girilmiştir.
Bu evrede duygusal açlık zaman zaman kendini belli eder. Tekrar birlikte olmak ve hakettiği ilgiyi ve sevgiyi almak istese de kişi, aklının karışmasına izin vermez. Zaten bu evreyi başarılı bir şekilde atlatan kişiler üçüncü evreyi muazzam bir şekilde atlatır ve kendi yollarına kolayca bakabilirler.
Bana göre üçüncü evre, "biz bunu daha önce neden yapmadık ki?" sorusunun rahatlığıyla gelen bir evredir.
Kafa muazzam rahat, yarım kalmışlık hissi katiyen kafaya uğramamaktadır. Arada bir yine yâd edilir fakat bütün olumsuz yönleri masaya yatırırken, olumlu yönleri de gösterilir.
Kişi bu evrede yalnızlığın huzur getirdiğine ve özgürlüğün bu denli keyifli olabileceğine artık inanmış ve "bir daha aynı toplara girer miyim?"sorusunu sormadan kendine, çoktan cevabını vermiş olur. Bu sıra da küçük küçük flört etmeler, duygusal boşluğu yabancılar tarafından anlık doldurmalar, ilişkinin içinde kaybettiği özgüveni ve özbenliğini tekrar hatırlamalar başlar.
Tabi yine eski sevgili hala ne yapmış, kimleymiş, neredeymiş sorgulanır fakat ilk evredeki gibi takıntılı değil, 'meraktandır.'
Yeni başlangıçlar, yeni ortamlar, yeni olan her şey bu evrede kulağa daha mantıklı, daha albenili gelir.
Arada bir yine boşluğa düşülür, yine anlık yaslar tutulur ama çabuk geçer. Çünkü kişi bir oh çekmiştir. Bir daha o yollardan geçmenin ne demek olduğunu iyi bilir. Ve sonunu bildiği bu yolda, heyecanlanmayacağını veyahut mutlu olamayacağını farkındadır.
Ve son evre.
Son ve muazzam dördüncü evre. Bu evrede kişiler ikiye ayrılır.
Bir, hayattan beklentisi olanlar
İki, hayattan hiçbir beklentisi olmayanlar.
Hayattan beklentisi olan, yaşamaktan anlayan arkadaşların artık duygular nötrdür. Eski sevgilinin ne iyi olması ne de kötü olması dilenir. Ne yarım kalmışlık hissedir ne de iyi ki bitmiş rahatlığı. Ne seviyordur ne de sevmiyordur.
Benim 'nötr' evresi dediğim bu evrede, kişi artık iç huzuruna tamamen kavuşmuştur. Arada bir yoklayan eski sevgilinin boşluğu, herhangi bir duygu hissetmeden geçip giderken onu yaşamış olmanın keyfi, yaşamasaydı da olurdu hissizliği tam olarak nötrdür.

Hayattan hiçbir beklentisi olmayan ve hayatının merkezinde sadece o'nu isteyen, kendini aşık sananan ama sadece alışkanlıklarından kurtulamamış bağımlıların girdiği bu evre deki arkadaşları "son pişmanlık neye yarar" alt fonuyla aramızdan uğurluyoruz.
Bu arkadaşlar, bildiğiniz üzere çok pişman, çok perişanlardır. Hayatları muazzam bile olsa eski sevgilinin eksikliğini her daim hissedecek kadar yalnızlardır. Yalnızlığın sorgulanamaz güzelliğini farkettiklerini sanarlar, halbuki yalnızlık farkettiklerinden çok daha fevkaladedir.
Bu evrede, eski sevgili tekrar yoklanır. İlk üç evreyi rahat atlatan bu arkadaşlar son evrede acıyı damarlarında hissederler. Ağır bir pişmanlık, gömlek gibi üzerlerine yapışmıştır. Geri dönülmez yollara girerken akla katiyen uğramayan eski sevgili, şimdi akıldan düşmüyordur. Tedbiri elden çoktan bırakmış bu evrenin bu arkadaşları, beklemekten başka hiçbir şey yapamazlar. Beklerler, beklerler ve beklerler.
Bu evrenin nötrde kalan alfalarına da selam olsun. "Tecrübedir, yaşadık gördük deriz" dediğinizi duyar gibi oldum.

Arkadaşlar selam. Kafam taşak gibi oldu sabah sabah. Bunlar ayrılığın evreleriydi. Herkes farklı ilişkiler yaşayıp farklı nedenlerden ilişkilerine son veriyor olsada genel itibariyle ayrılık süreci kabataslak böyle ilerliyor.
Unutmayın ki her başlangıç biri sonu, her son bir başlangıcı getirir.
Siz bir şeylere başlamayın ki bir şeyler için sona gelinmesin.
Kendinize cici bakın. Diğer bölüm de görüşmek üzere.

BU KİTAP ÇOK AÇIK SEÇİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin