İkinci Bölüm -4

228 5 4
                                    

BEŞİNCİ KİTAP, PRO VE CONTRA

I

Söz Kesme

Alyoşa'yı ilk karşılayan gene Bayan Hohlakova oldu. Telaşlıydı, önemli bir olay geçmişti: Katerina İvanovna isteri krizinin sonunda bayılmıştı. "Sonra da üstüne dehşetli, korkunç bir halsizlik geldi. Ateşler içinde yanıyordu. Herzenstube'ye ve teyzelerine haber salmışlardı. Teyzeleri gelmişti, ama Herzenstube henüz görünürlerde yoktu. Hepsi hastanın odasında toplanmış, bekleşiyorlardı. Neden kendini kaybetmişti acaba? Ya beyin hummasına yakalandıysa?.."

Bayan Hohlakova bunları gerçekten korkmuş bir halle söylüyordu. "Bu seferki ciddi, çok ciddi!" diyor, sanki şimdiye kadar olanların hepsi ciddi değilmiş gibi bunu her sözüne ekliyordu. Alyoşa onu üzüntü içinde dinledi, başından geçenleri anlatmak istedi, ama Bayan Hohlakova hemen sözünü kesti. Vakti yoktu. Lise'e, geçip onu orada beklemesini tembihledi.

Kulağına,

— Azizim Aleksey Fyodoroviç, diye fısıldadı. Lise'in deminki hali hem garibime gitti, hem duygulandırdı beni. Bu yüzden onu bağışlamamak elimden gelmiyor. Düşünün, siz gider gitmez, iki gündür güya sizinle alay ettiği için öyle candan bir pişmanlık duydu ki, oysa alay falan etmemişti, sadece şakaydı bunlar. Ama pişmanlığı o kadar ciddiydi ki, gözleri bile yaşardı, şaştım kaldım. Şimdiye kadar benimle de eğlendiği oldu, ama ciddi şekilde pişmanlık duyduğunu hatırlamam. Hep şakaydı yaptıkları... Siz de bilirsiniz ya, benimle durmadan eğlenir. Oysa şimdi ciddileşti, her şeyi ciddiye almaya başladı. Fikrinize çok değer veriyor Aleksey Fyodoroviç, elinizden gelirse ona darılmayın, sözlerine alınmayın. Ben, ne yaparsa hoş görürüm; inanın bana, son derece zekidir. Demin, onun çocukluk arkadaşı olduğunuzu söylüyordu. "En ciddi çocukluk arkadaşım," dedi. Düşünün, hem de "en ciddi..." Peki, ben ne oluyorum? Son derece ciddi duyguları, hatta anıları var. Bazen de öyle beklenmedik sözler söylüyor ki, bunları nereden bulup çıkardığına şaşarsınız. Mesela geçenlerde bahçemizdeki çama ait söylediğini hiç unutmayacağım. Onun küçüklüğünde bahçemizde bir çam vardı. Hoş belki şimdi de var ya; çamlar insanlar gibi değildir Aleksey Fyodoroviç, uzun zaman dayanırlar. "Anne, bu çamı rüyada gibi hatırlıyorum," dedi. Gerçi başka türlü söylemişti, çıkaramadım ben, benimki uymadı... Lise'in buna dair söylediği pek ömürdü. Ben anlatmayı beceremem, zaten çoğu da unuturum. Şimdilik hoşça kalın; çok sarsıldım, deli olmak işten değil. Ah Aleksey Fyodoroviç, hayatımda iki kere aklımı kaybettim; tedavi ettiler beni... Hadi siz Lise'in yanına gidin. Onu, ustası olduğunuz şekilde avutmaya bakın.

— Lise, diye seslendi. Sana, hakaretlerini hiç esirgemediğin Aleksey Fyodoroviç'i getirdim. İnan ki hiç darılmamış sana, tam tersine, bunu nasıl düşünebildiğine şaşıyor.

— Mersi maman. Girin Aleksey Fyodoroviç.

Alyoşa girdi. Lise'in pek utanmış hali vardı. Ansızın kızardı, böyle durumlarda her zaman olduğu gibi hemen bambaşka bir konudan söz açtı. Bu güya o anda onu ilgilendiren tek sorundu.

— Aleksey Fyodoroviç, annem şimdi şu iki yüz ruble hikâyesini, size o zavallı subay için verilen siparişi ve adamcağızın gördüğü acı hakaretleri anlattı. Bilir misiniz, annem bir şey anlatmayı pek beceremez, hep konudan konuya atlar. Ama bu sefer onu dinlerken ağladım. Peki, ne oldu, parayı nasıl verdiniz, ne yapıyor zavallı adam?

— Parayı veremedim; bu da bir ayrı hikâye...

Alyoşa yanıt verirken en çok parayı teslim edemediğine üzülmüş görünüyordu. Oysa Lise, onun başını öteye çevirdiği halde aklında başka şeyler olduğunu gözden kaçırmamıştı.

Karamazov KardeşlerWhere stories live. Discover now