jeongguk mendilini istiyor

833 90 44
                                    

Günler her zaman olduğu gibi akıp gidiyordu. Bazılarımız için bu akıcılık yavaş, bazılarımız için hızlı, bazılarımız için yakıcıydı. Bazılarının ise çoktan durmuştu akışı.

Jeon Krallığı'nın kraliçesi için günler geçtikçe göğsündeki sızının hafiflemesi gerekirken artarak devam etmesi, zamanın yakıcı olabileceğini gösteriyordu bize. Ne yaparsak yapalım, ne kadar süre beklersek bekleyelim bazı şeyler üzerinden uzun zaman geçse bile aynı acıyı verebiliyordu.

Prens Jeongguk için zaman akışı hızlı ve sertti. Abisinin ölümü, Jeon Krallığı'nın tek veliahtı olarak tahta çıkması gerektiğini, sonu gelmeyen kılıç derslerini ve taç takma töreni ile ilgili bütün sorumlulukları bir ay içerisinde sırtlanmak zorunda kalmıştı.

Günlerdir saraya akın eden soylu misafirlerin ve malum tören için yapılan bütün hazırlıkların sorumluluğu altında ezilen Jimin için zaman akışı yavaştı. Yavaş, yorucu, sinir bozucu.

Yaklaşık bir ay önce uğradığı hain saldırıda katledilen prens Jung-Hyun için ise zaman akışının durduğunu söyleyebilirdik.

•••

Nihayet Jeon Krallığı ve halk için o büyük gün gelip çatmıştı. Kraliyet arabaları en işlek caddelerde bu günün anlam ve önemini hatırlatmak istercesine geziniyor, kralın büyük ordusundaki askerler tek bir yanlışa  meyil vermeden ütülü üniformaları ile sokaklarda yürüyorlardı. Askerler, kraliyete ait arabalar, insanlara bir şeyler ikram eden sokaktaki satıcılar ve halkın içindeki bastırılamayan heyecan taç giyme töreninin en büyük temsilcilerindendi.

Jeongguk'un mavi irisleri midesindeki garip heyecanı ve omuzlarında giderek ağırlaşan sorumluluğun hissiyatıyla parıldıyordu. Günlerdir birçok kıyafet provası yapmasının aksine gözlerinin rengiyle uyumlu desenlere sahip ceketi ve üzerinden kayıp gidecekmiş gibi görünen saten gömleği onun için doğru bir seçimdi. Giyinip süslendirilmiş ve halkın karşısına çıkarılmıştı. Şimdi de büyülü bakışların arasından, bindiği özel kraliyet arabasından tebessümünü eksik etmeden halkını selamlıyordu.

Bir prensin taç giymesi için kralın ölmesi gerekirdi ancak Jeon Kralı'nın yıllardır süren ve oğlunu kaybettikten sonra daha da ağırlaşan amansız hastalığı nedeniyle kraliyetin başına en kısa sürede bir prensin geçmesi istenilmişti. Böylesi hem halk hem de kral için en doğrusuydu.

Jeongguk, arkasındaki kalabalıkla beraber tekrar saraya döndüğünde önce kral uzunca konuşmuş, sonrasında sıra kendisine gelmişti. Anın büyüsü ile elleri titrese de konuşmasını en kusursuz şekilde yapmayı başarmıştı.

Aşçı, bahçıvan, kâhya, Jimin hatta terzi bile Jeongguk'un tacını giyişini sadece saray hizmetlilerinin durabileceği bir alandan izlemişti. Saraya yıllarını veren ve genç prensin çocukluğunu hatırlayan Kâhya Kim için bu olay biraz duygusal gelmişti ki, hemen yanındaki aşçıya sarılmıştı. Kâhya ve aşçı haricindeki hizmetliler onların bu haline ve Taehyung'un gözlerinden akan gururla karışık mutluluk göz yaşlarına gülseler de duygulanmaktan kendilerini alamamışlardı.

"Taehyung, baksana. Jeongguk ne kadar da asil duruyor benim sayemde." Terzi Seokjin, yanındaki kâhyayı dürtüp prensin üzerindeki kıyafeti işaret etmişti gözleriyle.

"Jeongguk mu? Yeni hükümdarımıza bu şekilde mi sesleneceksin?" Aşçı Min, alayla konuşmaya dahil olmuştu.

Taehyung, yanağındaki yaşları hiçbir şey olmamış gibi silip yanındakilere ciddi bakışlar atmış, artık susmaları gerektiğini söylemişti. Seokjin'in huysuz mırıldanmaları, Yoongi'nin her zamanki sivri dili ve Namjoon'un haklı olan kişinin Seokjin olduğunu belirtmesinden sonra sessizlik sağlanmıştı.

Abyssos • JikookWhere stories live. Discover now