00.07

306 25 2
                                    


''uzun zamandır düşündüğümüz konulardan birtaneside buydu sanırım.

ya ona birşey olursa?

onu korumak o kadar kolay birşey değildi. sonuç itibariyle bende terminatör değildim.ve onun her anında yanında olup kurşun geçirmez göğüsümle onu koruyamazdım.''

dedi kim won hae

''efendim ben onu canım pahasına koruyacağıma söz veriyorum fakat bu ortam onun için fazla tehlikeli.ben onun bu mafya ortamına atılması taraftarı değilim çünkü sizde bilirsiniz ki bu işlere bir defa girildiğinde çıkmak oldukça zordur ve çıkıncada can güvenliğiniz yoktur. gerçi çıkmasanızda can güvenliğiniz yok orası ayrı mesele ama-!!''

seung hyun lafına devam ederken onun lafını sert bir şekilde kesmişti taekun. çünkü daha fazla duymaya devam ederse gerçekten onun söylediği sözler mantıklı gelmeye başlayacaktı.ve oda fikrinden vaz geçecekti.buda demek oluyordu ki koskoca mafya babası kim won hae mafya imparatorluğunu aç gözlü düşmanlarının yemesi için bırakacak! olacak iş değildi ayrıca zaten namjoon onun torunu olduğu için tehlikedeydi biraz daha tehlikenin içine girse sorun olmazdı.

''yeter seung hyun! ben ne dediysem o olacak!! itiraz etmeyi kes! çünkü itirrazların fikrimi değiştirmek yerine beni sinir ediyor! zaten eninde sonunda herkes benim torunum olduğunu öğrenip onu öldürmeye çalışacak ben onun iyiliğini düşünüyorum beni anlıyormusun? o benim kızımdan kalan tek mirasım ve yıllarca onu bulmaya çalıştım ne kadar beceremesemde ve sonunda onu bulmuş kavuşmak üzeryeken kaybedemem beni anlıyormusun?her neyse  jini bana çağır.sabahtan beri göremiyorum onu.yanıma gönder.''

seung hyun onaylar bir dille kafasını salladı ve küçük çocuğun yanına doğru yol almaya başladı...

***********************************************************************************************

namjoon:

okula doğru yürümeye başladım ve kafam allak bullaktı babam öleli 3 ay olmuştu ve ben çok mutluydum. 

üzgün olmam gerekiyordu değilmi? :) ama değildim hatta o kadar mutluydum ki kardeşim ve ben kurtulmuştuk o pislikten ve yurda gelmiştik. çok ilgi görmüyorduk belki ama dövülme korkumuzda yoktu. herksele arkadaş olmuştuk geceleri toplanıp birbirimize hikayeler ,anılar, komik fıkralar anlatıp duruyorduk çok eğleniyorduk.

tabi görevli gelince herkes çil yavrusu gibi dağılıyordu ama bu bile eğlenceliydi bizim için.

yemekler çok güzeldi herşey tertemizdi böcek yoktu(nadiren küçük böcekler oluyordu ve bu bizim evle karşılaştırılınca yanında saray yavrusu kalıyordu) düzenli olarak yıkanıyorduk bir disiplin vardı ve ben bunu sevmiştim anlamadığım şey şuydu,normalde dizilerde anlatılan yurtlar böyle değildi. görevliler sert, yemekler kötü ,insanlar zorba değildi. herşey tam tersiydi

ömrümün sonuna kadar kardeşimle burada kalabilirdim.ders çalışmak için ortam ve saatimiz vardı. para kazanmak için çalışmak zorunda değildik her şeyimizi karşılıyorlardı. çok fazla bağış oluyordu ve hepimizin çok güzel cicileri vardı. ben en çok gri cicilerimi seviyordum. bana çok yakışıyorlardı.

kardeşim ise yeşil cicilerini seviyordu çünkü gözleri çok koyu yeşildi.ve göz rengini açığa çıkardığını düşünüyordu bende öyle *-*

tavanımızda yıldızlar asılıydı ve ışıklar sönünce parlıyordu çok güzellerdi.burası çok güzeldi şu an hayatım çok güzeldi. herşey o kadar güzeldi ki artık bunun gerçek olduğuna inanamıyordum.

under my skin/namjinWhere stories live. Discover now